Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
kitaptan bir alıntı paragraf ekleyelim:
içi boşaltılmış, gereksizleştirilmiş merakımız , kendimiz dışında her şeyin peşinden gitmeye hazırdı. Yapmamız gerektiğini düşündüğümüz, inandırıldığımız şeyleri ve yapacak başka bir işimiz olmadığı zamanlarda yapmayı seçtiğimiz şeyleri düşününce içi sıkılıyordu insanın...
insanlık b.ktan bir durumdaydı...
açlık, kazalar, hastalıklar ve ölümler yüzünden değil.
üzerinde çalışmak için geldiğimiz kimlik bilincimizin bir köşeye itilip, tüm anlamsız şeylerin merak edilir hale getirilmesindendi.
kaybolmuştuk.
kendi dünyamızda, kendimize yabancı ve gündelik yaşantının buyurduklarına teslimdik.
( Fi, Akilah Azra Kohen )
argoda farklı anlamlarda kullanılan kelime.
ben de bilmiyorum kargocuyu dinlerken ayıldım vaziyete.
gelirken çarşaf getir diyorlarmış.
bu da mağazadan çarşaf almış gitmiş kapıya dayanmış.
esrar sarılan ince sigara kağıdından esinlenerek bu tarz maddelere çarşaf diyorlarmış.
falan filan.
bu da gereksiz bir bilgi olarak burada dursun.
ocak yanıyor.
balkondayım.
telefon yanımda değil.
balkonun kapısı drank diye kapandı ve bir daha açılmadı.
zorladım sapı elimde kaldı.
resmen balkonda mahsurum.
binada yangın riski var ve bir mağara adamından bile aciz bir şekilde beyin hücrelerimi kullanmaya çalışıyorum.
önce ilk şoku atlattım.
kafamı toparladım.
gerekeni yaptım ve işleri yoluna koydum.
yalnız bir yandan da şunu düşündüm:
ya sesimi duyuramayacağım bir plazada oturuyor olsaydım ?
o zaman kapının sapı elinde kalmazdı diyebilirsiniz.
çok da emin olmayın diye cevap verebilirim.
( herhangi bir çözüm üretemeseydim mecburen koluma giysilerimi sarıp camı kırmaya çalışacaktım. )
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |