Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
van allen radyasyon kuşakları.
isim babası james van allen.
ilk kez 1958 de keşfedilmişler.
ilk ölçümleri bir geiger sayacı vasıtasıyla uydu yardımıyla yapılmış.
güneşten ve diğer yıldızlardan yayılan zararlı ışınlara karşı birer kalkan görevi gören dünya etrafındaki kuşaklara verilen isim.
kuşaklar ekvator çevresinde kalınlaşıyor, kutuplara gidildikçe inceliyor.
kuzey ışıkları ya da aurora dediğimiz göksel ışıklar ise bu kalkanı aşarak atmosferle etkileşen yüklü parçacıklar.
dünyanın manyetik alanından kaynaklanan bir oluşum.
güneş rüzgarları kaynaklı enerji yüklü parçacıklar dünyanın manyetik alanı tarafından yakalanarak dünyanın etrafında tutuluyor.
dünyanın dışında bu şekilde iki bant halinde bulunuyor.
geçici olarak bazı başkaları da oluşuyor.
parçacıkların ağırlıklı çoğunluğu güneş rüzgarları kökenli az bir kısmı ise kozmik ışınlardan kaynaklanıyor ( plazma bulutları )
aya gidiş dönüş görevi sırasında aşılmış olan kuşaklardır.
(ne kadar radyasyona maruz kalındığı ile ilgili evrim ağacında bilgiler paylaşılmıştı fakat şu anda hatırlayamadım.)
kısacası bu kuşaklarla uzay boşluğunda koruma altındayız...
stanford woods enstitüsünde biyoloji ve popülasyon profesörü olan paul ehrlich 6. büyük kitlesel yok oluş sürecinin içine girdiğimizi belirtmiş.
süreci yavaşlatmak için dünyayı koruyucu ve kollayıcı tedbirleri alsak dahi gidişatı geri çevirebilecek kadar zamanımızın kalmamış olabileceğini belirtmiş.
insanın da dahil olduğu canlı popülasyonları yok olma tehdidi altında.
peki neden ?
profesörün bir kitabı yıllar önce yayınlanmış: yok oluş: türlerin kayboluşunun nedenleri ve sonuçları.
uzmanların vardıkları ortak sonuç şu:
altını önemle çizmek isteriz ki bizim yaptığımız araştırmalar şu anda içerisinde bulunduğumuz yok oluş krizini muhtemelen normalde olduğundan daha iyiymiş gibi gösteriyor. çünkü bizim hedefimiz , insanların biyoçeşitliliği yok etme hızına yönelik güvenilir bir alt sınır belirlemekti.
diğer adı da permiyen- triyas yok oluş olayı.
mass extinction
extinction event
dünya üzerinde gerçekleşmiş kitlesel yok oluşlar olarak tanımlanabilir.
yaklaşık 251 milyon yıl önce olarak tarihlenmiş.
ancak bu olay için bir tarih vermekten ziyade çok uzun bir zaman dilimini kapsayan dönemlerden bahsetmek daha doğru. ( milyon yıl olarak tanımlanabilecek zaman kesitleri )
tüm deniz canlılarının yaklaşık %96 sı
tüm kara canlılarının ise % 70 i bu dönemlerde tamamen yok olmuş.
aynı zamanda böceklerle ilgili görülen tek kitlesel yok oluş olarak da tanımlanıyor.
aslında bu olayın periyodik olarak döngüsel bir şekilde toplamda 9 kere olduğu tahmin ediliyor.
en büyüklerine ise "big five" ismi verilmiş.
peki ne olmuş?
öncelikle bu yok oluşun çok geniş bir döneme yayıldığı belirtiliyor.
yani türler bir anda yok olmamış.
milyonlarca yılı kapsayan bir süreçte ortadan kalkmışlar.
süreç ise zannedilenden daha karmaşık bir şekilde ilerlemiş.
çevresel değişikliklerin, yıkıma yol açan felaketlerin, meteor çarpmalarının, volkanizma hareketlerinin, okyanus tabanında metan gazı salınımlarının, denizlerdeki oksijen içeriğinin gerilemesinin, kuraklıkların, iklim değişikliklerinin bu süreçte etkili olduğu teori olarak ileri sürülmüş.
kısacası milyonlarca yıl önce yaşamış olan bazı canlı türlerinin fosillerine ulaşabiliyoruz fakat şu veya bu nedenle pek çoğu günümüze kadar türünü devam ettirememiş ve tamamen yok olmuş.
kırıp sarmak: bir işi yapmak ya da bir şey almak için oradan buradan para bulup bir araya getirmek
kırk evin kedisi: çok eve girip çıkan kişi
kozasına çekilmek: kimseyle görüşmeden, kimseye karışmadan toplumla ilişkiyi keserek yaşamak
soğan doğramak: yerli yersiz konuşarak konuşmacıyı şaşırtmak, dikkatini dağıtmak
tınmaz melaike: kendi halinde, sessiz kimse
tütünü tepesinden çıkmak: acıyla yanıp kavrulmak
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |