Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
yeni haber.
hollandalı bilim insanlarının dünyada ilk defa yapılan bir araştırmasına ve denek insanlar üzerinde yapılan çalışmalara göre insan kanında mikroplastik parçaların serbestçe dolaşabildiği tespit edilmiş.
bu küçük parçacıklar organlara yerleşerek birikebiliyormuş da.
yiyeceklerin üzerinin mümkün olduğu kadar kapalı tutulması,
gıdaların plastik malzemelerden mümkün olduğu kadar uzak tutulması gibi bir dizi tedbir önerilmiş.
dünyanın farklı coğrafyalarında ( özellikle çöl iklimi yaşanan bölgelerinde ) halihazırda içinde yaşamın devam ettiği şehirler.
bir tanesi Avustralya kıtasında.
bir diğeri Kuzey afrika'da.
gündüz korkunç sıcaklıklar nedeniyle yüzey kavrulduğu için ve geceleyin de dondurucu soğuklar oluştuğu için yerin altı daha yaşanılabilir alanlar olarak değerlendirilmiş.
konuyla ilgili history channel belgeseli özellikle tavsiye edilmiş.
bir bölümü istanbul yeraltı galerilerine ayrılmış.
ülkemizdeki yeraltı şehirlerinin tam olarak neden inşa edildiği tam olarak aydınlatılamamış.
çeşitli tahminlerde bulunuluyor.
ayrıca yeraltı şehirlerinin tamamının keşfedilmemiş olabileceği de söyleniyor.
yeraltı şehirleri birbirlerine dar ve uzun koridorlarla bağlanmış onlarca odadan oluşuyor.
bu koridorlarda yer yer sürgü taşlı kapılar da kullanılmış.
bazı kapıların ise ahşaptan yapıldığı tahmin ediliyor.
kapıların ortalarında düşmanı geri püskürtebilmek için delikler açılmış ayrıca dışarıdan açılması mümkün olmayıp içeriden açılabilecek şekilde üzerinde oyuklar açılmış.
derinkuyu yeraltı şehrimiz 12 ya da 13 kattan oluşuyor.
yeraltına doğru yaklaşık 85 metre kadar iniliyor.
içinde 52 adet su kuyusu inşa edilmiş.
kuyular 60-70 metre derinliğe sahip.
kaymaklı yeraltı şehri ise derinkuyu'nun yarısı büyüklüğünde.
Bir diğer yeraltı şehrimiz olan Özkonak 4 katlı bir apartmanı andırıyor.
Mazı ve özlüce yeraltı şehirleri de benzer yapıda.
Mazı şehrinin ahırlarının çokluğu dikkati çekiyor.
Sivas Gökçetoprak yeraltı şehri ise farklı bir yapıda inşa edilmiş ve iki katlı.
Tatlarin yeraltı şehrinin ise erzak depolarının ve yeraltı kiliseleri sayısının çokluğu dikkat çekiyormuş.
bu şehirlerin en alt ve kaba oyulan aynı zamanda en eski olan kısımları hayvanların rahat girip çıkması için ahır olarak inşa edilmiş.
şehirlerin koridorlarında 3 metreyi bulan çukur tuzaklar ve düşmana saldırabilmek için kapı yanlarında delikler inşa edilmiş.
katlar arasında açılan bazı deliklerin katlar arasında çok fazla dolanmadan haberleşebilme imkanı sağladığı tahmin ediliyor.
mutfaklar ortak kullanılıyormuş ve şarap ve bira üretimi yapılan kısımla genellikle en üst katlarda bulunuyormuş.
erzak dolu küpleri saklamak için oyuk şeklinde ayrı bölmeler de inşa edilmiş.
bazı yeraltı şehirlerinde tuvalet olduğu da tespit edilmiş.
yeraltı şehirlerinin hem havalandırma hem su kuyusu oluşturma amaçlı bacaları bulunuyor.
kuantum mekaniğindeki belirsizlik ilkesi nedeniyle bir maddenin "mutlak sıfırda" bile "sıfır noktası enerjisi" olduğu kabul edilmiş.
peki mutlak sıfır ne demek ?
tamamen hareketsizlik durumu.
henüz ulaşılabilmiş bir sıcaklık olmadığı belirtiliyor.
teorik olarak var fakat pratikte nasıl bir sonuç elde edilebileceği bilinemiyor.
böyle bir ortamda maddenin oluşamayacağı da ileri sürülüyor.
kısacası mutlak sıfır denen sıcaklıkta bir ortama ulaşılamamıştır ve maddenin varlığıyla tezat bir durum olacağı ileri sürülmektedir.
enerjinin de mutlak olarak sıfır olacağı, elektronların hareket etmeyeceği ve atomların bir araya geleceği, cismin hacminin sıfır olarak ölçüleceği belirtiliyor.
münih laboratuvarlarında ise mutlak sıfır derecesinin elde edilebildiği yakın geçmişte duyurulmuş.
elde ettikleri sonuçları raporlamışlar.
buraya kadar yazdıklarımızı çürüttüklerini iddia ediyorlar.
bunu laboratuvar ortamında kontrollü olarak gerçekleştirmişler.
bu koşullar altındaki atomlar çok farklı davranıyorlarmış.
normalde ısı akışı sıcak ortamdan soğuk ortama doğru oluyorken,
mutlak sıfırın altına inildiğinde ( bunu iddia etmişler ) akış tersine dönüyormuş.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
şu meşhur
cobra gypsies belgeseli benim de önüme düştü.
adam hakikaten işi biliyor.
nefes kesen bir belgesel hazırlamış.
aslında temposu çok yüksek, bizim gibi hasta ve yaşlı insanlar için keşke biraz daha sakin kalabilseymiş.
aklım gitti resmen.
bölge hindistan'ın kuzeybatısında Pakistan sınırına yakın bir eyalet.
uydudan bakınca bile çöl olduğu anlaşılıyor.
sanırım aradaki doğal set
indus vadisi
indus nehri ve bereketli vadisi dururken bu insanları bu çöle kim yaymış acaba ?
Bir de yer isimleri ilgimi çekti. çok yaygın bir şekilde hepsi -ur ile bitiyor. niye acaba ?
palanpur, jodhpur, jaipur, fatehpur, siddhpur, dungarpur, mahidpur, sarangpur, shujalpur, udaipur...
bu eyalette ve komşu eyaletlerde daha bir sürü böyle -ur la biten yer ismi var.
Sümerce Ur, or şehir demek.
ur, uruk, urfa
şimdi biz mezopotamya tarihi olarak sınırlamışız ama belki de çok daha büyük bir kültürün uzantısı olarak Anadolu coğrafyasında yaşıyor olabiliriz.
Belli ki ur ile biten yer isimleri kuzey hindistan'da da bir anlam ifade ediyor. Tıpkı Anadolu'daki bazı eski yer isimleri gibi.
en komik bilgiyi niye en sona koyuyorlar ki ?
inek fotoşopmuş.
bizden neyi eksik ki ?
filtresiz makyajsız resim atan mı kaldı ?
Zaten poz verirken ineğin şoplanacağını da biliyorlarmış.
olsun yine de tonlamayı güzel yapmışlar hiç yapay durmuyor.
tüh ne kadar üzüldüm anlatamam.
böğürtlen sokağı
kızılcık selesi
zerdali tadında aşk
holding gülleri
gibi devam performansı bekliyorduk.
çünkü mutluluk neydi hep soruyorduk, arıyorduk...
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |