Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Çin kültüründe, yılan kuyruklu kaplumbağa, beyaz kaplan, phonix kuşu ve ejderha olmak üzere dört önemli sembol vardır. Bu sembollerden kaplanı öznesine alan ve Siyasi arenada da çok kez kullanılmış olan bu ifade, tehdit gibi görünen aslında etkisiz olan ve sanıldığı gibi güçlü olmayan anlamına gelir. Aynı zamanda küçümseme, aşağı görme maksatlı da kullanılır.
Her ne kadar pandemi sürecinde kaybolmuş olan ilham perim yüzünden eskisi kadar ağırlık veremesem de son yaptığım çalışmayı şuan profil resmi olarak sergiliyorum. Yaklaşık iki yıldır ahşap, kütük ya da jüt ipten oluşturduğum taban üzerine kompozisyon oluşturarak taş boyama yapıyorum. Hediye etmediğim eş, dost, akraba kalmadı gibi çünkü üretken olduğum dönemde çok fazla ürün ortaya çıkarabiliyordum. Sevdiğiniz birine kendi el emeğiniz bir ürün hediye etmek çok mutluluk verici. O yüzden Hobi sahibi olmak öyle güzel bir şey ki, Kesinlikle terapiye ihtiyaç kalmıyor çünkü hobi yaparken süper bir rahatlama, kafa boşaltma oluyor, iş ya da her ne varsa kafanızı kurcalayan hepsi uğraşı süresince uçup gidiyor. En kısa zamanda ilham perim ve üretkenlik dürtüm tekrar beni bulursa, hobime geri dönebilmeyi umut ediyorum.
Şuan itibariyle nerdeyse bir yıldır, 8. Ve benim gibi 12.sınıfların dersine giren öğretmenler dışında, çoğu öğretmenin de çalışma şeklidir. Okul ortamı olmadan, internet üzerinde yapılan canlı derslerle eğitim-öğretim faaliyetleri devam ettirilmeye çalışılmaktadır. Başka alanlarda evde ya da sahada çalışmak farketmeyebilir belki ancak eğitimde kesinlikle evden çalışma sistemi amaca hizmet etmiyor.
--Dantelli içine bardakların dizildiği oturma odası vitrinleri,
--fiskos sehpalar(üstünde de muhakkak danteli olan)
--ev telefonları (cep telefonunun yaygınlaşması nedeniyle artık çoğu evde yok sanırım. Halbuki çocukluğumuzda ev telefonu ile yeni tanışmıştık, hatta evlerde tek tük vardı.)
--tüplü televizyonlar (arkasında kocaman bir tübü bulunan, kumandası da keza kocaman olan hatta ilk olarak siyah beyaz gösterenleri vardı.)
--fotoğrafçıdan fotoğraf basılan fotoğraf makinaları(içinde rulo halinde fotoğraf filmi olan flashlı büyük makinelerdi.)
...
Güneşten dünyamıza gelen ışınlar yeryüzünde bir müddet kalır, dünyayı ısıtır ve tekrar uzaya geri yansır. Ancak sera gazları dediğimiz -başta co2 olmak üzere- gazlar, güneşten gelen yüksek enerjili kısa dalga boylu ışınları atmosferde tutarak, uzaya geri yansımasına engel olur. Bu da dünyada sıcaklığın yükselmesine neden olur.
Son yıllarda özellikle İnsan kaynaklı fosil yakıtlarının kullanımı sonucu, atmosfere karışan karbondioksit miktarını normalden çok daha fazla arttırmıştır. Bu hızla gidilirse 2060 yılında dünya sıcaklığında yaklaşık 2 derecelik bir artış olabileceği, bu durumda da çok sayıda bitki ve hayvan türünün yok olacağı, deniz seviyelerindeki 40-50 cm yükselme ve buna bağlı olarak bazı yerleşim yerlerinin haritadan silineceği, kuraklık ve kıtlık yaşanabileceği vb. pek çok kötü senaryonun gerçekleşebileceği öngörülmektedir.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
21 yaşından itibaren düzenli iş hayatının içinde olan biri olarak, gençken hiç böyle bir korkunun içinde olmadım. Çalışmak, kendini iş düzeninin içinde kaybetmek, akşam pili bitmiş bir şekilde eve gelip, ertesi gün yine aynı düzenin içinde devam edecek gücü bulmak, benim için cesaret ve azim gerektirici bir durumdu. Üniversite çağında daha çok korktuğum şey ya atanamazsam yani o çalışan insanlar içerisinde olamazsam, Atansam bile doğuda çok zorlanır mıyım, yapabilir miyim, üstesinden gelebilir miyim korkusuydu. Korkunun ecele faydası yok, bu çarkın içersine girildi mi, insan üzerine düşen sorumlulukları yapacak gücü bazen zorlansa da öyle ya da böyle buluyor. İşini severek yapan kişiler için korku yerini, rahatlamaya bırakıyor.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |