emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Günümüz şartlarında "sağlıklı, doğal, organik vb." olarak tabir edilen gıdalara erişimi sağlamak, normal bir vatandaş için zor hâle geldi. Zira Eskiden et fiyatlarından dert yanılırdı, Şuan et fiyatlarını düşünen yok, sebze, meyve, süt ve süt ürünleri, daha pek çok gıda kalemi de yüksek fiyatlardan nasibini aldı. O sebeple artık sağlıklı ve dengeli beslenmek çoğu kişi için lüks oldu.
Başkasının saygısızlığını, saygısızlık yapmayana mâl etmek, ondan açıklama beklemek de saygısızlık değil midir? Oruç tutmayı körü körüne aç kalmak zannedip, karşısında yemek yiyen kişiye kötü söz söyleme gafletinde bulunan kişinin(ki neden oruç tuttuğunu idrak edememiş bu kişilerin azınlıkta olduğunu düşünüyorum) yaptığı kötü davranışı, sanki tüm oruç tutanlar yapıyormuş gibi lanse etmek, oruç tutan kişileri zan altında bırakmanın yanlışlığına düşmemek için, bu konuda hassasiyet gösterenleri tenzih etmeniz gerekmiyor mu? Oruçluyken oruçlu olmayana kötü yaklaşımda bulunana, bizzat gösterin bu tavrınızı. Birkaç kendini bilmez saygısızlık yaptı diye herkesi bir kefeye koymak kadar mantıksız birşey olamaz.
Ramazan ayı hoşgörü ayıdır, oruç tutan tutmayana hoşgörü gösteremiyorsa zaten o orucu hiç tutmamalıdır. Kaldı ki insanların çoğu hastalık, yaşlılık,iş yoğunluğu gibi belli sebeplerden ötürü istese de oruç tutamayabilir. Ablam tiroid hastası, yıllardır tutamıyor, annem-babam 70 lerde, kullandıkları ilaçlar var, erkek kardeşimin iş yoğunluğu çok fazla, uzun süre aç kalması çalışma hayatını etkiliyor. Hal böyleyken kim onlara oruç tutmadın diye laf söyleme hakkını verir, ya da onlardan açıklama yapmasını bekleyebilir. Kayınvalidemi tutmaması konusunda ikna etmeye çalıştık, tansiyon hastası, 70 ine gelmek üzere, hâlâ tutabildiğim kadar tutarım diyor, mazereti olan zaten tutmamalıdır. İster mazareti olduğu için, ister inancı olmadığı için tutmayan tutmaz, tutanınki de kimseyi ilgilendirmez, tutmayanınki de, zira ibadet bireyseldir.
Ne kimsenin inancına, ne de dünya görüşüne zerre olumsuz bir sözüm olmadığı halde, sırf manevi değerlere biraz saygı, dalga konusu olacak konu değildir dedim diye, olmadık hakaretlere maruz kalmış biri olarak, biri de desin ki emelkoca şu entrysinde benim dünya görüşüme kötü söz söyledi, imada bulundu, saygısızlık etti. İşte O zaman milyon kez özür dilemeyi de bilirim. ancak karşıt bir görüş beyan eden herkesi, saygısız ilan edip, yaygarıcı gibi gösterip, bu dindarlar zaten böyledir diyip, genellemek, hemen ensesine etiketi yapıştırmak kolaylığına kimse kaçmasın, saygıyı hep tek taraflı beklemeyin. Saygı, çift taraflı olunca anlam kazanır. Başkasının saygısızlığı da beni ya da başkasını zerre bağlamaz, saygısızlığı yapana direkt hesap sorun.
Ağzından bir tane güzel söz çıkmamaya yemin etmiş, art niyetli, kompleksli kişiler, ilk en kolayına geldikleri için, kişinin dış görünüşünden başlarlar, atomik ve moleküler düzeyine kadar inip, ağzına gelen her türlü kötü sözü, aleni ya da alttan alttan iğneleyerek kişinin yüzüne ya da arkasından söylerler ve bunu da kendilerine hak görürler.
Biyolojik Yaşı kaç olursa olsun, zihinsel yaşı ergenlik döneminde kalmış olan insan davranışıdır. Zira belli bir olgunluğa erişmiş her bilinçli insan, dış görünüşün bir kusur sayılamayacağını bilir.
İlk ve ortaokul velilerinin daha çok uygulandığı, kendince çocuğunun daha iyi bir okulda, daha iyi bir öğretmen ile, daha iyi bir eğitim alacağı düşüncesiyle yanlış beyan verme girişimidir.
Lisede görev yaptığım ve okulumuz sınav puanıyla öğrenci alan bir okul olduğu için bu duruma bizzat hiç şahit olmadım. Ancak şuan okulumuzda görev yapan bir öğretmen arkadaş, kızı için kendi evini satıp, düşündükleri ortaokulun çevresinden ev alarak, adresini temelli değiştirme niyetinde. Zira usulsüz adres taşıma şartlarını epey bir zorlamışlar, onları yerine getireceğime, taşınırım daha iyi dedi. Demek ki insanlar için çocuklarının eğitim alacağı okul bu kadar önemli. Sistemin boşluğunu bulanlar da çocuklarının geleceği için bu boşluğu kullanıyorlar. Evlat sahibi olmasam da bu çabayı bir yere kadar anlayabiliyorum.
Tek başına, "Değerimin karşılığı bu kadar" anlamındaki kelimedir.
Ancak önündeki tamamlayıcı başka bir ön kelimemin yanında -etmek fiili görevini gördüğünde, bir bütün olarak bambaşka yapıya bürünür, öne gelen kelimenin uygulayıcısı benim, bunu ben yaparım anlamına gelir ve kısacık bir cümle halini alır.
Teşekkür ederim.
Tebrik ederim.
Rica ederim.
Arz ederim.
Temenni ederim.
İdare ederim.
Yemin ederim.
...
Bazı insanların ağzından kerpetenle bile söksen teşekkür ederim ifadesi çıkmaz, sanki teşekkür etmemeye programlanmış gibi. Halbuki en basitinden, markette para üstünü veren kasiyere bile teşekkür ederim demek, yüzde tebessüm oluşmasına vesile olur, anı güzelleştirir. Özellikle Teşekkür ederim, tebrik ederim, rica ederim gibi ifadeleri kullanmakla dil aşınmaz, bilakis hoşluk katar.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
İletişim | Künye | KVKK Aydınlatma Metni | KVKK Başvuru Formu | Çerez Kullanımı | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |
|