Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Benim gibi boğazları soğuğa karşı aşırı hassas olan insanlar için buzdolabında ya da soğuk bir ortamda muhafaza edilen yiyecek ve özellikle de içecekleri, dışarıda bekleterek boğazı etkilemeyecek ideal tüketim şartlarına ulaştırmaya çalıştıkları sıcaklıktır. Zaten Termodinamik olarak soğuk ya da sıcak olan tüm maddeler belli bir süre sonrasında oda sıcaklığına ulaşır.
Aslında insanın midesi karışık yemeyi sevmiyordur, yoksa gönül aynı anda çok çeşitli yemekleri tüketmeyi ister. Ancak Midesi sağlam olan insanlar aynı anda tatlı, tuzlu, ekşi, acı ve bunların türevleri olan farklı yemek çeşitlerini ardı ardına ya da birlikte yiyip, bir sorun yaşamazken, midesi hassas olan kişiler tek bir çeşidini yediklerinde bile sıkıntı yaşayabilirler. Bu nedenle midenin ne istediğini bilip ona göre beslenme alışkanlıklarını düzenlemek kişinin sağlığı için önem arz eder.
ekleme :
Bence en büyük avantajı sağlıklı olduğumuz anların kıymetini daha çok bilmemiz gerektiğini anlamaktır. Özellikle dayanılmaz bir ağrı içindeysem, bu ağrıyı, sağlıklı olduğum günleri hayal ederek hafifletmeye çalışırım. Geçmişte ciddi sağlık sorunları atlatmış biri olarak söylüyorum; sağlıklı olduğumuz her bir gün, saat, dakika hatta saniye şükretmeliyiz.
İki gün önce istanbul'daydım ve hepi topu bir gün kaldığım günün ortasında 5.2 lik düzcedeki bir depremle sallandık. Hemen akla yine aynı evde yakalandığımız 1999 kocaeli depremi geldi, daha kaç deprem atlatırız, bilinmez ancak her bir deprem yüreklerimizi ağzımıza getirmeye yetiyor.
Ülkemizde aktif pek çok fay hattı var ve nüfusun çoğunun yerleşik olduğu bölgelerden bu fay hattı geçiyor. 1100 km uzunluğunda olan fay hattı, van gölünden saros körfezine kadar tüm kuzey anadoluyu kapsar. Bu fay hattındaki hareketlenmeler, Geçmiş ve yakın tarihte büyük can kayıplarının yaşanmasına neden olmuştur.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
21 yaşından itibaren düzenli iş hayatının içinde olan biri olarak, gençken hiç böyle bir korkunun içinde olmadım. Çalışmak, kendini iş düzeninin içinde kaybetmek, akşam pili bitmiş bir şekilde eve gelip, ertesi gün yine aynı düzenin içinde devam edecek gücü bulmak, benim için cesaret ve azim gerektirici bir durumdu. Üniversite çağında daha çok korktuğum şey ya atanamazsam yani o çalışan insanlar içerisinde olamazsam, Atansam bile doğuda çok zorlanır mıyım, yapabilir miyim, üstesinden gelebilir miyim korkusuydu. Korkunun ecele faydası yok, bu çarkın içersine girildi mi, insan üzerine düşen sorumlulukları yapacak gücü bazen zorlansa da öyle ya da böyle buluyor. İşini severek yapan kişiler için korku yerini, rahatlamaya bırakıyor.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |