Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Özgürlük, kişisel hak ve hürriyetlerde eşitlik, sanata, sanatçıya, spora, sporcuya, kadına ve kadının aile ve toplumdaki yerine saygı, aydınlık yarınlara umutla, ışıl ışıl gözlerle bakmak, başı dik bir şekilde geleceğe sağlam adımlarla yürümek demektir cumhuriyet. Türk milleti olarak, Tam 100 yıl önce bize bu kutlu ve mutlu bayramı yaşatanlara sonsuz minnetlerimizi sunar, bize emanet ettikleri cumhuriyeti yaşatmak için var gücümüzle çalışmaya devam ederiz. Cumhuriyet bayramımız kutlu olsun.
Cemşit it de hata yapmış olsa da affedilmeyi ve mutlu olmayı hakeden(!) ilyas, sırf çocuğun öz babası diye aslan parçası öyle mi?
Ne olmuş ki yolda görüp vurulduğu asya'yı kaçırıp köhne bir eve sokup, resmi nikah kıyma zahmetine bile girmeden çocuk dünyaya getirmiş, üstüne azıcık aile olmanın sorumluluğu yüklendi diye hemen gözü dışardaki kadınlara kaymış ve evde çocuk hasta mı, kadının karnı aç mı tok mu diye düşünmemiş, kafası estiği gibi evi terk etmiş, ne yani kadın da bu kadarcık şeye hemen yollara düşüp kendine sığınacak liman mı aramış değil mi? Ahh Asya hanım, İlyas efendinin, yok pardon yanına kaçtığı kadının insafını bekleyip, çıkmaz ayın son perşembesine kadar, kırıp dizini evinde bekleyememiş mi? Velev ki bekledi, ilyas beyfendi evine döndü, bugün sarı saçlı kadın için yuvasını terk eden, yarın kızıl saçlı için, kumral için yine terk etmeyecek midir? Herşey unutulup, mutlu mesut hayatlarına devam ettiler düşüncesi ancak masallarda olur.
Kendi nezdimde ne ilyas ne cemşit, kadının çocuğu ile birlikte kendi ayakları üstünde durduğu, kimsenin çatısı altında kalmaya muhtaç olmadığı, kendine yetebildiği yol tercih edilmelidir.
Bazen ben bilmem, eşim bilir; bazen eşim bilmez, ben bilirim. Bu durum bilinecek konunun ne olduğuna göre değişir. Bazen her ikimizin de bilgi sahibi olduğu konular olur; ki bu en güzeli. Son olarak her ikimizin bilmediği durumlar olabilir. Şöyle ki; Üç gün önce, misafirlik için geldiğimiz adana'da eşim bir sebepten dolayı aracı, otoyolun kenarına çekip, dışarı çıkıp, lastikleri kontrol etme ihtiyacı hissetti. Sonra içeri girip arabayı çalıştırmaya çalıştı ancak ne direksiyon dönüyor ne de kontak çalışıyor. Kaldık öyle. Aracın arkası da akrabalarla dolu. Fikir yürütüyoruz, neden olduğu ve nasıl çözüleceği hakkında, çare etmiyor. eşim bagajda duran aracın kullanma kılavuzunu inceliyor, bir tık da stresleniyor, ikimizin de şoförlüğü olduğu hâlde daha önce hiç böyle bir sorunla karşılaşmamıştık. sadece ikimiz olsak bu denli gerilmezdik, bir de gezmeye çıktığımız misafirler olunca stres katsayımız daha da yükseldi. Artık kaldık böyle yol kenarında, yetkili servisi mi arasak, aracı mı çektirsek diye söylenirken, "dur bir google a sorayım" dedim. "Direksiyon kilitlendi, kontak çalışmıyor" diye sihirli kelimeleri yazdığımda, karşıma ilk çıkan 2 dakikalık videoda, direksiyonu sallayarak kontağı çalıştırmak gerektiği söylenince o dakikada sorun çözüldü. Gerçekten basit de olsa, zor da olsa bir şeyi bilmenin ne kadar önemli olduğunu o ân bir kez daha anlamış olduk. Yol boyunca en azından artık direksiyon kilitlendiğinde ikimiz de ne yapacağımızı biliyoruz tesellisi ile yolumuza mutlu mesut devam ettik. (Bu arada bu tarz kriz anlarında çözüm yollarının yüzde 90'ını genelde hep ben bulurum, gülücük)
Okuduğunu anlamaktan âciz misiniz? Nasihat etmedim bu bir. Olgunluğum hakkında fikir belirtmek size düşmez bu iki. Bana gösterdiğiniz şu tepkiyi size dik dik bakanlara gösterseniz, "ne bakıyorsun dik dik" diye hesap sorsanız bu başlığa gerek bile kalmazdı bu da üç. Kaldı ki yanlışı kollamış falan da değilim. sadece bu tarz gözleri ile insanı delen insanları kâile almadığımı ifade etmeye çalıştım, bakan bakar, o onun ayıbı dedim. Kollamak bunun neresinde? Valla artık birinin başlığına yazmaktan korkar olduk, agresiflik diz boyu.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
21 yaşından itibaren düzenli iş hayatının içinde olan biri olarak, gençken hiç böyle bir korkunun içinde olmadım. Çalışmak, kendini iş düzeninin içinde kaybetmek, akşam pili bitmiş bir şekilde eve gelip, ertesi gün yine aynı düzenin içinde devam edecek gücü bulmak, benim için cesaret ve azim gerektirici bir durumdu. Üniversite çağında daha çok korktuğum şey ya atanamazsam yani o çalışan insanlar içerisinde olamazsam, Atansam bile doğuda çok zorlanır mıyım, yapabilir miyim, üstesinden gelebilir miyim korkusuydu. Korkunun ecele faydası yok, bu çarkın içersine girildi mi, insan üzerine düşen sorumlulukları yapacak gücü bazen zorlansa da öyle ya da böyle buluyor. İşini severek yapan kişiler için korku yerini, rahatlamaya bırakıyor.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |