Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Kadın güçlüdür, kafasını koyduğunu yapar mesajını veren, boş vakti olanlar için izlemelik bir film. Geçenlerde izledim. Kötü değildi ancak aman aman güzel de değildi. Buna benzer, rus yapımı bir filmi çok daha öncesinde izlemiştim. Konu çok örtüşüyordu. O daha kaliteli bir yapımdı. On-drakon (2015) adı.
Kişi bazen gönüllü olarak bazen de elde olmayan sebeplerden ötürü, bazen farkında olarak bazen de farkında olmadan rutini olmuş, hep o şekilde yaptığı şeyleri, artık farklı şekilde yapar hale gelmesi durumudur.
Sürekli gittiği marketi, bir kere yolu düşüp, girdikten sonra daha cazip geldiği için başka bir marketle değiştirmek ve artık eski markete hiç gitmemek, sürekli dinlediği müzik kanalı kapanınca, normalde hiç dinlemediği müzik kanalında hiç dinlemediği şarkıları zevkle dinler hâle gelmek, normalde araçla gittiği yakın mesafe yerleri, bir kere yürüdükten sonra, hep yürüyerek gitmek vb. Örnekleri kendi hayatımdan örnek verebilirim. Alışkanlıklarını değiştirmeye direnç gösteren ben bile alışkanlıklarımı değiştirebiliyorsam, bu o kadar da zor birşey değildir.
Kişinin hayatına olumlu katkısı olduktan sonra, bazı alışkanlıkların değişmesinde sakınca yoktur.
Çiçeğin boyutuna uygun saksı seçimi çok önemlidir. Baştan küçük olan bir bitkiyi, nasılsa hızlı büyür, tekrar değiştirme derdi olmasın diye kocaman saksılara dikme hatasını yaparsanız benim gibi, o çiçek yeterli gelişimi göstermez. Geç tecrübe edindim. Çiçek bakımı tembilliğe gelmez. O büyük saksılara dikip, olduğu yerde sayan çiçeklerimin hepsini minik saksılara dikince, hemen coştular. Eğer ki saksı değişimi yapılacaksa da bir numara büyük saksı seçilmelidir.
Saksılar numaralarına göre satılmaktadır. Numara büyüdükçe saksının hacmi de büyür.
Her çiçek her saksıya dikilmez, örneğin Orkide gibi kökleri ile hava ve ışık alan çiçekler için şeffaf ve drenajı iyi olan saksılar seçilmelidir. Zaten Saksının en önemli özelliği saksı dibindeki deliklerdir. Yeterli deliğe sahip olmayan saksı, bitkiyi suya boğar. Fazla su her bitki için zarardır. Tecrübe ile sabit, Az sudan zarar gelmiyor ama çok su çiçeği anında öldürebiliyor.
Tarım ve hayvancılık politakasında değişikliğe gidilmezse, çiftçi ve besici teşvik edilmezse hem et hem de sebze fiyatlarında iyileşme gerçekleşmeyecektir. Şu hayat şartlarında sadece et değil, sebze fiyatları da alım gücü düşük olan insanları zorlamaktadır. Duruma el atmak için kırılma noktası mı beklenmektedir, 2-3 yıl sonra olacak olan nedir? Ne yapılması gerekiyorsa şimdi olsa da vatandaş rahatlasa olmuyor mu? Bizim ülkemizde maalesef olaya anında müdahale etmek diye birşey yok.
Hadi çık demeyle çıksalar, ne de güzel olurdu. Ancak istenmese de iletişim halinde kalmak zorunda olduğunuz kişiler var hayatta. Bu psikolojik ve duygusal vampirlerle öyle ya da böyle mücadele etmek ve birlikte sınırlı da olsa yaşamak zorunda bırakılıyorsunuz. Kalabalık iş ortamı olan kişiler için pek de mümkün olmayan bir durumdur. Sâfi can sıkıntısı olan kişilerle aynı ortamda çalışıp da pozitif kalabilmek, atomu parçalamaktan daha zordur.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
21 yaşından itibaren düzenli iş hayatının içinde olan biri olarak, gençken hiç böyle bir korkunun içinde olmadım. Çalışmak, kendini iş düzeninin içinde kaybetmek, akşam pili bitmiş bir şekilde eve gelip, ertesi gün yine aynı düzenin içinde devam edecek gücü bulmak, benim için cesaret ve azim gerektirici bir durumdu. Üniversite çağında daha çok korktuğum şey ya atanamazsam yani o çalışan insanlar içerisinde olamazsam, Atansam bile doğuda çok zorlanır mıyım, yapabilir miyim, üstesinden gelebilir miyim korkusuydu. Korkunun ecele faydası yok, bu çarkın içersine girildi mi, insan üzerine düşen sorumlulukları yapacak gücü bazen zorlansa da öyle ya da böyle buluyor. İşini severek yapan kişiler için korku yerini, rahatlamaya bırakıyor.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |