Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Herhangi bir şeyin yanması için üç şey aynı anda olmalı;
bir:yanıcı madde, iki:yakıcı madde(oksijen gazı), üç:tutuşma sıcaklığı.
Bunlardan biri eksikse, orada yanma olayı gerçekleşmez.
Sobayı yakmak tabi ki kolay bir iş değildir. En zoru yeterli miktarda oksijenle, tutuşma sıcaklığına ulaşabilmektir. Bu gerçekleştirebilmek uğruna Maalesef ülkemizde kayda geçen, üzücü haberler de var. Daha geçen hafta ana sayfada gördüm. Muğla'da bir genç sobayı yakmak için sobaya tiner dökmüş ve tiner kutusu elinde parlayarak genci ciddi derecede yaralamış ve sonrasında 23 günlük yaşan mücadelesini kaybederek vefat etmiş.
Yanıcı, parlayıcı, alev alıcı kimyasallarla, tiner gibi, alkol gibi, sobayı yakmaya çalışmak çok ciddi bir hatadır. Israrla yanmıyorsa, ortamı havalandırmak ve oksijeni arttırmak gerekir. İlk görev yerim olan doğuda görev yaparken dört yıl boyunca ben de soba yaktım. Evet kolay bir iş değil, ancak sanıldığı kadar zor da değil. Her vatandaşa az çok kimya bilgisi lazım. Eminim o genç, elindeki tinerin ufacık bir kıvılcımla alev topuna dönüşeceğini bilse, o gün o sobayı hiç yakmamayı tercih ederdi ve şuan aramızda olurdu. Ki bunun gibi daha nice haberler var, ilk değil, umalım ki son olsun.
Doğal bir indikatördür kendisi. mor olan rengi asitte pembe/kırmızıya, bazda yeşil/sarıya döner. Böylelikle Bir maddenin asit mi baz mı olduğunu pratik bir şekilde lahana suyu ile anlamak mümkündür.
Salata yaparken kullanılan limon, yoğurt, sirke gibi asidik yapıdaki maddeler lahananın rengini pembeye çevirir.
Kimileri sebze soyma bıçağı aparatını kullanarak ince ince doğradığını söylüyor ancak ben, manuel, elle dilimlemeyi tercih ediyorum. Tabi bu sırada ellerim, parmaklarım ve tezgahta lahananın değdiği her yer mor ya da pembeye boyanıyor. Allahtan lekesi kolay çıkıyor.
Rengi mor olan her sebzenin ekstradan faydalı vitamin ve mineraller içerdiği söylenir uzmanlarca. O sebeple bol bol tüketilmesinde fayda var.
Çanakkale'de bir haftalık bir çalıştaya katılmıştım yaklaşık 10 yıl önce. Bu sırada bir öğleden sonra tüm grubu büyük bir otobüse doldurup, adım adım Çanakkale'nin tarihi yerlerini, duyulmamış hikayeleri anlatarak gezdirmişlerdi. Her gittiğimiz yerden tarih fışkırıyordu. Bu büyük savaşı anlayabilmek ve gerçekten hissedebilmek için yerinde görmek ve dinlemek gerekiyormuş. O kısacık süre bana yetmedi. Siperlerden tutun, nusret mayın gemisine kadar her bir noktayı tek tek, daha uzun süre ayırarak tekrar görmek istiyorum. Milli mücaledemizin en önemli zaferi olan bu savaşta canlarını veren, şehit olan tüm askerlerin ve vatanseverlerin ruhları şad olsun.
Yüksek motivasyon gerektirir, motivasyon düşmeye başladığı an "vazgeçsem mi, bıraksam mı artık, yapamayacağım galiba" düşünceleri beyni kemirmeye başlar. İçsel itici güç tekrar harekete geçerse bu duyguların esiri olmadan çabalamaya, emek sarf etmeye devam edilir. Zorlu işler karşısında başaralı olmak, sabrı ve pes etmemeyi gerektirir. Birşeyi istemek, hem de çok fazla istemek pes edilmemesini sağlar, istek yitirildi mi tehlike çanları çalmaya başlar.
Her film her kişide aynı etkiyi yaratmaz. Kimisinin muhteşem bulduğu filmi, kimisi bu muymuş yani der, burun kıvırır. O yüzden öneri ya da imdb puanı üzerinden film izlemek her zaman olumlu sonuçlanmaz. İmdb puanı yüksek olduğu hâlde, hiç beğenmediğim bir film üzerine, kimler veriyor bu filmlere bu puanları diyip, o gün bugündür imdb den ben de puan veriyorum izlediğim filmlere. Tabi çoğunlukla kore film ve dizilerine. The tiger (daeho) ve şeytanı gördüm (ı saw the devil) yüksek çıtalı kore filmlerinden ilk aklıma gelenleri. Tavsiye edilir, pişman olmazsınız.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |