Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Büyük resimde ürünün güzelliği, albenisi, potansiyel alıcıya cazip gelmesi için taşıdığı üstün özellikler(!) Koca koca puntolarla ve afilli görsellerle lanse edilirken, ekranın mini minnacık köşesinde, ancak büyüteçle okunacak kadar küçük puntolarla ve road runner hızıyla akan yazılarda asıl dikkat edilmesi gereken hususlar belirtilir. Satıcı için önemli olan büyük resim ne de olsa, bubi tuzaklarıyla dolu küçük resim onlar için önemsizdir. Ancak dikkatli alıcı, hakikatin detaylarda gizli olduğunu bilir.
Çevremdeki arkadaşlarım gelen elektrik faturalarının yüksekliğinden şikayet ediyor, odaklanılan nokta, ücretin neden bu kadar yüksek geldiği. Olaya hiç acaba ben gerçekten de yüksek elektik enerjisi tüketimi yapıyor muyum diye bakan yok. Ben arkadaşa "haftada iki kez bulaşık makinası çalıştırıyorum" diyorum, "aaa olur mu ben günde iki kere çalıştırıyorum" diyor. "Haftada bir kere ancak fırında yemek ya da börek, çörek pişiririm" diyorum, "yok ya bizimkiler yiyor, biz her gün fırın çalıştırıyoruz" diyor. Eee sonuç, üç kuruşa beş köfte misali, ne kadar tüketirsen o kadar ödersin. ki yenilenebilir, temiz enerji kaynaklarına bir an evvel terfi etmezsek, yakında parasını verip de kullanabileceğimiz elektirik de bulamayabiliriz.
Böyle bir hissiyatı okuduğum hiç bir başlık ve entryde yaşamadım. Zira itiraf ediyorum, uzun zamandır kitap okumuyorum, utangaç surat emojisi.
Aslında bu tür zanaat işlerinin devamının gelmemesinin ana sebebi, yeni neslin bu zanaatçılık işleri yerine doktorluk, mühendislik, avukatlık gibi popüler olan meslek dallarına yönelmesidir. ustaların işi öğretecek çırak bulamaması ve usta çırak zincirinin bir yerden sonra kırılması sonucu, bu tür işleri yapan son nesil şuan ayakta. Yakın gelecekte kimse de kalmayacak büyük ihtimalle.
Eskiden denizleri kirlilikten arındıran şeymiş, denize atılmış olan iyilikler. Son zamanlarda kimsenin kimseye iyilik yapıp denize attığı da yok, böylece denizlerde de kirlilikten geçilmiyor, şakası bir yana çevremizde gerçekten iyilik yapan ve insanın iyiliğini düşünen insan bulmak o kadar zorlaştı ki, birinden bir iyilik gördük mü acaba karşılığında ne isteyecek diye düşünür olduk.
insan fıtratı itibariyle doğuştan, iyiliğe ve iyilik yapmaya programlıdır, ancak çevresel koşullar nedeniyle insan kendi fıtratından uzaklaşır hâle gelmiş durumdadır. Halbuki iyilik yapılan kadar, yapanı da mutlu eder. Unutmayalım, dünyayı kurtaracak olan iyiliktir.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
21 yaşından itibaren düzenli iş hayatının içinde olan biri olarak, gençken hiç böyle bir korkunun içinde olmadım. Çalışmak, kendini iş düzeninin içinde kaybetmek, akşam pili bitmiş bir şekilde eve gelip, ertesi gün yine aynı düzenin içinde devam edecek gücü bulmak, benim için cesaret ve azim gerektirici bir durumdu. Üniversite çağında daha çok korktuğum şey ya atanamazsam yani o çalışan insanlar içerisinde olamazsam, Atansam bile doğuda çok zorlanır mıyım, yapabilir miyim, üstesinden gelebilir miyim korkusuydu. Korkunun ecele faydası yok, bu çarkın içersine girildi mi, insan üzerine düşen sorumlulukları yapacak gücü bazen zorlansa da öyle ya da böyle buluyor. İşini severek yapan kişiler için korku yerini, rahatlamaya bırakıyor.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |