Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Yumurtanın besleyici değerine dikkat çekmek ve her yaştan insanın tüketmesini teşvik etmek amacıyla Her yıl ekim ayının ikinci cuma günü dünyada yumurta günü olarak kutlanmaktadır.
Anne sütünden sonra en kıymetli protein kaynağı olarak nitelendirilen yumurta, sadece kahvaltıda değil günün her öğününde, her çeşit yemeğin içeriğinde tüketilebilmektedir.
Yumurta vitaminlerin çoğunu, mineralleri ve antioksidanları, folat, demir ve çinkonun yanı sıra a, b, e, d vitaminlerini içeren 14 adet esansiyel besin maddesini içerir. Bir yumurtayla insan bir öğünde ihtiyaç duyduğu bütün besin maddelerini karşılayabilir.
Menemen, sahanda yumurta, kayısılı haşlama yumurta, sucuklu yumurta, Omlet, çılbır, ıspanaklı yumurta gibi her türlü lezzetli haliyle herkesin seveceği bir yumurta yemeği muhakkak vardır. O halde Yumurta tüketmeye devam..
Bu ne dünya kardeşim gülen gülene
Bu ne dünya kardeşim böyle
Ben de bunlar gibi gülsem mi öyle
Yüreğim kan ağlasa bile
Ne bir kürk ister bu şen gönlüm
Ne bir han ne de saray lara lay la lalay
Ye iç eğlen çok kısa ömrün
Sev çünkü sevmek en kolay
.
.
.
Bu tarz 70-80 li yılların türk hafif müziği şarkılarının bir tınısını duydum mu, hemen enerjim yükselir, yüzümde bir tebessüm belirir, neşem gelir.
Antik yunan filozoflarından olan aristo, canlı-cansız tüm maddelerin dört elementten oluştuğu ve bu dört elementin dört özellikten ikisini taşıdığı fikrini savunmuştur. Buna göre kuru ve sıcak, ateş(yanıcı) elementini; sıcak ve ıslak, hava(gaz) elementini; ıslak ve soğuk, su(sıvı) elementini; soğuk ve kuru, toprak(katı) elementini temsil eder. Aristo'nun dört element düşüncesi yaklaşık 1500 yıl gibi uzun bir süre kabul görmüş, üzerinde fazla düşünülmemiş ve sorgulanmamıştır.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
21 yaşından itibaren düzenli iş hayatının içinde olan biri olarak, gençken hiç böyle bir korkunun içinde olmadım. Çalışmak, kendini iş düzeninin içinde kaybetmek, akşam pili bitmiş bir şekilde eve gelip, ertesi gün yine aynı düzenin içinde devam edecek gücü bulmak, benim için cesaret ve azim gerektirici bir durumdu. Üniversite çağında daha çok korktuğum şey ya atanamazsam yani o çalışan insanlar içerisinde olamazsam, Atansam bile doğuda çok zorlanır mıyım, yapabilir miyim, üstesinden gelebilir miyim korkusuydu. Korkunun ecele faydası yok, bu çarkın içersine girildi mi, insan üzerine düşen sorumlulukları yapacak gücü bazen zorlansa da öyle ya da böyle buluyor. İşini severek yapan kişiler için korku yerini, rahatlamaya bırakıyor.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |