Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Diriliş nasıl ki leonardo di caprio oscar alsın diye yapılmış bir film izlenimi yaratmışsa, the power of the dog da benedict cumberbatch en iyi erkek oyuncu ödülü alsın diye yapılmış gibi olmuş ancak gayet de güzel ve yerinde olmuş. Favorim ve öngörüm power of the dog'ın aday gösterildiği dalların çoğunda ödülü kucaklayacağı yönündedir.
Günümüz insanı ya evin önünü herkes penceredeyken süpürüyormuş gibi yapar, ancak gerçek anlamda süpürmez, bir de etraftan övgü bekler ya evinin önünü süpürüp, çöpünü komşu evin önüne bırakır ya da evin önünü süpürmek benim görevim değil ki, belediye gelsin süpürsün der. Yani sorumluluklar üstleniliyormuş gibi yapılıp, aslında yerine getirilmez ya da sorumluluk almamak için elinden gelen yapılır. Çok nadirdir iş ortamında, sosyal ortamda, gündelik hayatta sorumluluk bilinci yüksek olan insanlarla karşılaşabilmek. Bir de çoğu kez bu tür insanlar nasılsa sorumluluk alıyor ve layıkıyla işini yerine getiriyor diye çevrrsindeki insanlar bu kişilerin üzerine gereğinden fazla yük bindirmeye çalışır. Toplumumuzda, "Eeee nasıl olsa kendi evinin önünü süpürmüş, eli mi aşınır, eli değmişken benim evimin de önünü süpürüversin" mantığına giren, tabiri caizse işini hakkıyla yapmaya çalışanları enayi yerine koymaya çalışan, asalak insan tipi de çoktur. Hal böyle olunca evin önünü süpürmek isteyen de süpürmez hâle gelir.
Birşeylerin olacağı bellidir, etrafta yaprak kıpırdamaz, hayatın ritmi durur, bu sırada hava negatif enerji ile yüklenir. Kişiler birbirine bakışları ile meydan okurlar. İşte bu süreç fırtına öncesi sessizliktir. Akabinde bu negatiflik belli bir doza ulaşınca negatif yükler yani zıt görüşler birbiriyle çakışır ve fırtınaya dönüşür, tartışma başlar.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
21 yaşından itibaren düzenli iş hayatının içinde olan biri olarak, gençken hiç böyle bir korkunun içinde olmadım. Çalışmak, kendini iş düzeninin içinde kaybetmek, akşam pili bitmiş bir şekilde eve gelip, ertesi gün yine aynı düzenin içinde devam edecek gücü bulmak, benim için cesaret ve azim gerektirici bir durumdu. Üniversite çağında daha çok korktuğum şey ya atanamazsam yani o çalışan insanlar içerisinde olamazsam, Atansam bile doğuda çok zorlanır mıyım, yapabilir miyim, üstesinden gelebilir miyim korkusuydu. Korkunun ecele faydası yok, bu çarkın içersine girildi mi, insan üzerine düşen sorumlulukları yapacak gücü bazen zorlansa da öyle ya da böyle buluyor. İşini severek yapan kişiler için korku yerini, rahatlamaya bırakıyor.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |