Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Demirin, suyun da etkisiyle havadaki oksijenle yükseltgenmesi olayıdır, yavaş yanmaya da örnektir.
Mecazi anlamda ise eski performansını gösterememek, eskisi gibi enerjik ve dinamik hissetmemek, bedensel ve zihinsel canlılığını kaybetmektir.
Güvenirliği ve geçerliliği olmayan yöntemlerdir zira "insan" ölçülmeye uygun bir varlık değildir, ancak boyu, kilosu ölçülür; gözlerde bozukluk varsa göz numarası ölçülür, diyabeti varsa kanındaki glikoz miktarı ölçülür yani ancak nicelik belirten değerleri anlamlı bir şekilde ölçebilir. Ancak manevi değerlerini, duygu ve düşüncelerini, karakterini ölçmeye uygun hiçbir yöntem yoktur, olsa da doğru sonuç vermez çünkü insan tabiatı değişkendir.
Başlık sahibinin verdiği ve daha da verilebilecek örnekler ancak bizim gibi 80'li yıllarda doğan çocukları kandırmak için söylenebilirdi, gel de şimdikilere söyle, gözler cin gibi bakıyor, kanarlar mı böyle şeylere. daha anne karnında bizden on yıl ilerde gitmeye başlıyorlar, 3-4 yaşındaki yeğenime desem ki "yemeğini bitirmezsen arkandan ağlar" yüzüme bakıp, saçmalama der gibi güler, yine de yemez. Özetle şimdiki çocuklar için geçerliliği olmayan sözlerdir.
Karşıdaki kişinin ya da grubun bir takım özelliklerini (dil, din, ırk, engelli olma, eğitim düzeyi vb.) öne sürerek, o kişi ya da grubu ötekileştirme; "bizden değilsin" anlamına gelen ayrıştırıcı dil kullanma; kendini üstün, karşıdakini aşağıda görme şeklinde psikolojik şiddet uygulamadır.
Maalesef türk toplumu olarak bu tür söylemlere çok şahit olduk, belli bir kesimi hedef alıp, o kesimi yıpratıcı sözler söylemenin ne geçmişte ne de günümüzde kimseye faydası olmamış, bilalis gereksiz yere kutuplaşmalara sebep olmuştur. Birlik beraberlik içinde, ülkenin çok daha önemli sorunlarına çözüm aramak varken bu tür söylemlerle gündemin meşgul edilmesini doğru bulmuyorum. Herkes birbirini sevmek zorunda değildir, ancak her "canlı" saygı duyulmayı hak eder.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
21 yaşından itibaren düzenli iş hayatının içinde olan biri olarak, gençken hiç böyle bir korkunun içinde olmadım. Çalışmak, kendini iş düzeninin içinde kaybetmek, akşam pili bitmiş bir şekilde eve gelip, ertesi gün yine aynı düzenin içinde devam edecek gücü bulmak, benim için cesaret ve azim gerektirici bir durumdu. Üniversite çağında daha çok korktuğum şey ya atanamazsam yani o çalışan insanlar içerisinde olamazsam, Atansam bile doğuda çok zorlanır mıyım, yapabilir miyim, üstesinden gelebilir miyim korkusuydu. Korkunun ecele faydası yok, bu çarkın içersine girildi mi, insan üzerine düşen sorumlulukları yapacak gücü bazen zorlansa da öyle ya da böyle buluyor. İşini severek yapan kişiler için korku yerini, rahatlamaya bırakıyor.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |