Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Kimin dostu, kimin düşmanı olduğunu ayırt edemeyen o kadar çok insan var ki. Bir de insan ilişkileri(çıkarlar doğrultusunda) o kadar sık değişkenlik gösteriyor ki dost sandığın kişi düşman, düşman bildiğin kişi dostun oluvermiş. O yüzden bir insanın kendinden başka dostu yoktur.
Artık o hata olmaktan çıkar ki. Günlük rutine dönmüştür. Yoksa hata denen şey bir, bilemedin iki, hadi en fazla üç kez yapılır. Daha fazlası, artık o davranışın hata olarak görülmediği, kabullenmişlik anlamına gelir.
Kore dizileri. Normalde kore filmlerini izlerim, dizi izlemeyi tercih etmem. Dizilerin de en az bölümlük olanlarını seçerim.
Kingdom, hem tarihi hem de zombi konulu bir kore dizisi, o yüzden kesinlikle tavsiye ederim.
Mr. Sunsihine, hem tarihi hem de romantik, korenin bağımsızlığını konu alan bir dizi.
The tale of nokdu, hem tarihi hem komedi hem de romantik, arada aksiyon da içeren eğlenceli bir dizi.
Öncelikle tüm annelerin anneler gününü kutlarım. Bu duyguya sahip olmanın tadını ömürleri boyunca yaşamalarını dilerim.
Akabinde anneliğin kadınlara bahşedilmiş en mucizevi duygu olduğunu, bu duygunun başka hiç bir duygu ile boy ölçüşemeyecek kadar ulvî olduğunu tahmin edebiliyorum. Ancak her kadın dünyadaki herşeyden çok istese de bir takım sebeplerden ötürü bu duyguya sahip olamıyor ve bu konuda onu en çok ezen de yine hemcinslerinin tavırları oluyor. Normal zamanda, anne olmuş olmanın vasfını taşımaktan dolayı, anne olamamış kişilere karşı, hassasiyetlerini zedeleyecek davranışlarda bulunan kişilerin, bu özel günde duyarlılık kasmalarına, 'sadece anne olanların değil, anne olamayanların da anneler gününü kutlarız' demelerine anlam veremiyorum. Hiç ama hiç samimi bulmuyorum. Bu konu çok hassas, o yüzden gerçekten duyarlı olan insanlara lafım yok ancak çoğunluk bu konuda insanların duygularını incitmekten başka bir şey yapmıyor.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
21 yaşından itibaren düzenli iş hayatının içinde olan biri olarak, gençken hiç böyle bir korkunun içinde olmadım. Çalışmak, kendini iş düzeninin içinde kaybetmek, akşam pili bitmiş bir şekilde eve gelip, ertesi gün yine aynı düzenin içinde devam edecek gücü bulmak, benim için cesaret ve azim gerektirici bir durumdu. Üniversite çağında daha çok korktuğum şey ya atanamazsam yani o çalışan insanlar içerisinde olamazsam, Atansam bile doğuda çok zorlanır mıyım, yapabilir miyim, üstesinden gelebilir miyim korkusuydu. Korkunun ecele faydası yok, bu çarkın içersine girildi mi, insan üzerine düşen sorumlulukları yapacak gücü bazen zorlansa da öyle ya da böyle buluyor. İşini severek yapan kişiler için korku yerini, rahatlamaya bırakıyor.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |