Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
"Deryaya yakın, dünyadan uzak" pinhani şarkısında geçtiği gibi insan denize yakınken dünyanın tüm dertlerinden uzaklaşıyor. Sanki o büyük tuzlu su kütlesi içine çekiyor tüm negatiflikleri, insanı nötr hale getiriyor. Denizin huzur veren, insanı ferahlatan bir doğası var. Bir karadeniz çocuğu olarak dalgalı denizlere daha çok alışığız, o yüzden az da olsa hırçınlık, asilik katsa da ruhumuza, suyun enginliği ve dinginliği dengeliyor herşeyi. Eninde sonunda deniz kenarına yakın bir yere yerleşmek istiyorum -Bir ara başarmıştım, nasıl olduysa tekrar uzaklaştım- çünkü bana göre mutluluğun sırrı denize yakın yaşamaktır.
Yerçekiminin doğrultusunu belirlemek için kullanılan şakül(çekül) adlı düzenekten yola çıkılarak oluşturulmuş; kişinin bir takım sebeplerle ayakta duramayıp, ağırlığına yenilme durumu olarak kullanılan mecazi bir ifade.
Eylül doğumlu olduğumdan mıdır bilmiyorum ama cam kenarında oturup da yağmurun yağışını izlemeyi, hele bir de ortamda toprak kokusu varsa pencereyi açıp o kokuyu içime çekmeyi çok severim. Ancak yağmuru ben evde olduğum sürece seviyorum. yolda yürürken tedbirsiz yakalayıp sırılsıklam ıslandığım çok olmuştur. O anlarda tek derdim bir an evvel eve ulaşmak olur. Hiç tadını çıkara çıkara ıslandığımı hatırlamıyorum. Yağmuru seviyorum ancak Kedi misali ıslanmayı sevmiyorum.
Bir de yeni türkü şarkısı vardır;
Hiç kimsenin yağmurun bile
Böyle küçük elleri yoktur
..
Sanki bu şarkıyı benim için söylemişler, ellerim yaşıtım olan kişilerden çok daha küçüktür, fark edenler yedi yaşındaki çocuk eli gibi der. Demek ki yağmurdan bile küçük ellerim varmış diyorum bu şarkıya göre, yağmurun eli de nasıl oluyorsa artık, gülücük.
Tatlı yemeyi çok seven bir eşim olduğu için çeşit çeşit tatlılar yapıyorum ancak bu çeşitlerin içersinde kurabiye bulunmuyor maalesef. Sebebi de kurabiyelerin nerdeyse bir tam paket margarin ya da tereyağ ile yapılması. Ben bir yılda tüketmediğim katı yağı, bir ürünün içine koyamıyorum. Margarinsiz bir kaç tarif denedim, onlar da kurabiye gibi kıyır kıyır olmadı. O yüzden bir gün o kadar margarini bir seferde, bir tepsi kurabiye için kullanabilme cesaretini gösterebilirsem eğer ilk yapacağım elmalı kurabiye olacaktır. Çünkü annem çocukken yapardı, tadı, kokusu hala damağımda.
Cam ürünleri satan başka markalar da var piyasada. Ancak paşabahçe var ise diğer markalara bakmaya gerek bile kalmaz. Hele ki büyük avm'lerin işinde bulunan paşabahçe mağazalarının özellikle ev dekorasyon ürünlerin sergilendiği stantlarını, müze gezer gibi gezmeyi(yalnız çok pahalı) çok seviyorum. Bazı cam ürünler işe sanat katarak tasarlanmış.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
21 yaşından itibaren düzenli iş hayatının içinde olan biri olarak, gençken hiç böyle bir korkunun içinde olmadım. Çalışmak, kendini iş düzeninin içinde kaybetmek, akşam pili bitmiş bir şekilde eve gelip, ertesi gün yine aynı düzenin içinde devam edecek gücü bulmak, benim için cesaret ve azim gerektirici bir durumdu. Üniversite çağında daha çok korktuğum şey ya atanamazsam yani o çalışan insanlar içerisinde olamazsam, Atansam bile doğuda çok zorlanır mıyım, yapabilir miyim, üstesinden gelebilir miyim korkusuydu. Korkunun ecele faydası yok, bu çarkın içersine girildi mi, insan üzerine düşen sorumlulukları yapacak gücü bazen zorlansa da öyle ya da böyle buluyor. İşini severek yapan kişiler için korku yerini, rahatlamaya bırakıyor.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |