Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Her asit ve bazın tepkimesinden, bazın katyonu ile asidn anyonunun birleşiminden oluşan iyonik bileşiklerin genel adıdır. Bu şekilde oluşan sayıları yüzbin ile ifade edilen çok sayıda tuz bileşiği vardır. Bunlardan en bilinenleri; nacl:sodyum klorür, yemek tuzu, kno3:potasyum nitrat, güherçile, na2co3:sodyum karbonat, çamaşır sodası, caco3:kalsiyum karbonat, kireç taşı, nh4cl:amonyum klorür, nişadır. Herbir tuzun kimya, gıda, tekstil, boya, gübre vs. Gibi çeşitli alanlarda kullanımı mevcuttur.
Bir kedi gözünden normal boyutlarda bir insanın nasıl gözüktüğünü ve kedilerin biz insanları nasıl algıladıklarını hep merak etmişimdir. Ancak hiçbir kedi dile gelip, bu merakımı gideremeyeceğine göre ben kedilerle olan münasebetimi, göksel'in şarkısında olduğu gibi "öyle uzaktan uzaktan hiç konuşmadan.."ile sınırlı tutmaya devam edeceğim. Hatta şu dip notu vereyim ömrü hayatımda bir kediye elimle dokunmuşluğum yoktur. Kedi de dahil tüm hayvanları çok severim ancak tüm sevgim uzaktandır, yakın temasa geçemem, özellikle tüylerinden çok rahatsız olurum.
Uzun süredir gerçekleştirmediğim ancak an itibariyle yanıp sönen ışıklarıyla bir o şehir bir bu şehir hızla yol aldığımız, bir otobüs dolusu insanla içinde bulunduğum eylemdir.
Gece ve otobüs yolculuğu, ayrı bir havası var gündüze göre. Bir yandan şoförün radyosunda uyanık kalmak için çalınan türküler, bir yandan kapı ve pencerelerden sızan soğuk ve dışarıdan gelen ışıklarla kah aydınlanan kah karanlık atmosfer.
Aşk içindeki harf sayısı gibi üç aşamalı bir süreçtir. Birinci aşaması;başlangıç, aşık olduğun kişi ile karşılaşma. Bir gülüşünden, bir bakışından, bir sözünden etkilenir ve o kişiyi fark etmeye başlarsın. İkinci aşaması; parlama ve dönme, aşık olduğun kişi bir yıldız gibi, gezegen gibi göz kamaştırıcı bir parlaklıkla ışık saçmaya ve seni büyük bir çekim kuvvetiyle kendine doğru çekmeye başlar ve karşı koyamaz, ayakların yerden kesilerek, uça uça bu kuvvete kapılıp, onun uydusu olup etrafında pervane olmaya başlarsın. Bu süreçte her türlü kendinden beklenmedik hareketler, onu görünce kalp ritminde yükselmeler, elin ayağın birbirine karışması, konuşurken ne dediğini bilememeler, kısaca şapşallaşma davranışları görülür. Onu sürekli görmek, sesini duymak, aynı ortamda bulunmak istersin; ne kadar uzakta olunursa olsun onun yörüngesinde dönmeye devam edersin. Üçüncü aşama; durulma ve başkalaşım, artık dönme hızı öyle bir maksimum seviyeye ulaşır ki pik yaptığında, dönme hızı azalmaya ve duygular sevgi dediğimiz başka bir boyuta dönüşmeye başlar, aşk sevgiye evrilir. ayaklar yere basmaya başlar, kalp ritmi normale döner ve parlayan ışık gözden kalbe iner ve orda bir ömür boyu ışık saçmaya devam eder.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
21 yaşından itibaren düzenli iş hayatının içinde olan biri olarak, gençken hiç böyle bir korkunun içinde olmadım. Çalışmak, kendini iş düzeninin içinde kaybetmek, akşam pili bitmiş bir şekilde eve gelip, ertesi gün yine aynı düzenin içinde devam edecek gücü bulmak, benim için cesaret ve azim gerektirici bir durumdu. Üniversite çağında daha çok korktuğum şey ya atanamazsam yani o çalışan insanlar içerisinde olamazsam, Atansam bile doğuda çok zorlanır mıyım, yapabilir miyim, üstesinden gelebilir miyim korkusuydu. Korkunun ecele faydası yok, bu çarkın içersine girildi mi, insan üzerine düşen sorumlulukları yapacak gücü bazen zorlansa da öyle ya da böyle buluyor. İşini severek yapan kişiler için korku yerini, rahatlamaya bırakıyor.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |