Türkiye'nin memur portalı

Şeker takviyesi olmayan her türlü sıvı içecek bu kategoriye girebilir.

Kefiri kimse dillendirmemiş, kısaca kefirden bahsedebilirim. Kefir, canlı kefir mayasının taze süt ile metal değdirilmeden bir gece mayalanması ile elde edilen, oldukça sağlıklı, ayranımsı bir içecektir. Mayasını, Bir ara okulda vermediğim hoca arkadaş kalmamıştı. Çünkü kefir tanelerim orantısız bir şekilde, hızlı üredikleri için kontrolden çıkmışlardı, en sonunda çareyi buzlukta dondurmakta buldum ki 3-4 yıldır buzluktalar, ölmüş olabilirler.

Kişinin kendince kurnazlık yöntemidir. Bu davranışı gösteren kişi, durumdan sıyırmak, ortamdan sıvışmak ve kendini haklı göstermek için akıllıca bir iş yaptığını zanneder. Kendinin çok akıllı olduğunu, çevresindekileri aptal yerine koyduğunu düşünür ancak o iş öyle yatarak olmaz maalesef. Zira Yattığı yerden belli eder kendini. O sebeple saflık göstergesidir.

Öğrencinin kaydının bir okuldan başka bir okula alınması işlemidir.

Eskiden bu işlemler için öğrencinin eline öğrenci dosyası tutuşturulur, gittiği okula elden teslimi yapılırdı. Şimdilerde bu işlemler, direkt elektronik ortamdan gerçekleştiği için çok daha kolay hâle getirildi. Özellikle deprem sonrası, her ne kadar deprem bölgesine uzak da olsak, bizim okulumuza da nakille gelen depremzede öğrencilerimiz oldu.

Sınıfa yeni gelen öğrenci olmak, Öğrenci gözüyle bakılınca arkadaş edinme ve yeni sınıfına alışma bakımından zordur, öğretmen gözünden bakınca da öğrencinin seviyesini ve özelliklerini bilmediğin için kapalı kutudur.

Kişinin kendini, zihni, kalbi, bedeni ve tüm benliğiyle bir hedef ve amaç için varını, yoğunu ortaya koyması, başka bir şey düşünmemesi, farklı yollara sapmayıp, tek bir yola kilitlenmesidir.

Kişinin kendini mesleğine adaması, ebeveyn ise evlatlarına adaması, doğaya ve çevreye adaması, inanç sistemine adaması gibi çeşitleri olan adanmışlığın, psikolojik olarak iyi kontrol edilmesi gerekir. İçten gelerek, severek, isteyerek olmaktan çıkıp, amaçlar zorunluluk ve külfet halini almaya başlarsa adanmışlık durumunu gözden geçirmek gerekebilir. Mantık çerçevesinde, kişinin üstesinden gelebileceği bir adanmışlık söz konusu ise kişi öyle ya da böyle yolun sonunda varacağı noktaya ulaşır. Ancak mantık dışı ve kişinin kapasitesinin üstünde bir adanmışlık varsa bu kişiyi ve çevresini yıpratır, yorar, amaç, amaç olmaktan çıkıp, saplantı halini de alabilir. O sebeple kişinin kendini herhangi bir şeye adarken kendini çok iyi tanıması ve amacı için ne kadar ileriye gidebileceğini, bu amaca ne kadar süre hizmet edebileceğini iyi kestirmesi gerekir.

Her ramazan ayı yaklaştığında olduğu gibi şimdiden tatlı bir telaş içersindeyim. Zaman nasıl da hızlı geçiyor diye de üzülmüyor değilim. Tek tesellim girerim zannettiğim 40 yaş sendromuna girmemiş olmam ya da girmediğimi zannetmem. Ama şu da bir gerçek ki zaman gerçekten de aşırı hızlı geçiyor. Her sene ramazan yaklaşıyor, derken bir bakmışsın 30 gün bitmiş, geçmiş, yenisi geliyor.

21 yaşından itibaren düzenli iş hayatının içinde olan biri olarak, gençken hiç böyle bir korkunun içinde olmadım. Çalışmak, kendini iş düzeninin içinde kaybetmek, akşam pili bitmiş bir şekilde eve gelip, ertesi gün yine aynı düzenin içinde devam edecek gücü bulmak, benim için cesaret ve azim gerektirici bir durumdu. Üniversite çağında daha çok korktuğum şey ya atanamazsam yani o çalışan insanlar içerisinde olamazsam, Atansam bile doğuda çok zorlanır mıyım, yapabilir miyim, üstesinden gelebilir miyim korkusuydu. Korkunun ecele faydası yok, bu çarkın içersine girildi mi, insan üzerine düşen sorumlulukları yapacak gücü bazen zorlansa da öyle ya da böyle buluyor. İşini severek yapan kişiler için korku yerini, rahatlamaya bırakıyor.