Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Geçmişte yaşanan bazı talihsiz, acı, kötü ve sıkıntı verici olayları yok sayıp, unutup, hiç olmamış gibi davranmaktır. Kişinin hayatında temiz bembeyaz bir sayfa açıp, dünde kalan olumsuzlukları, hatırlamak bile istemediği şeyleri göz ardı etmesidir.
Çoğu kişi için tam anlamıyla yapılması çok da mümkün değildir, çünkü dünü dünde bırakmak zor bir iştir. Bazıları içinse sünger yeterli gelmeyebilir, sünger yerine yorgan ya da daha kalın birşey çekmek gerekebilir. Ancak günün sonunda geleceğe daha umutla bakabilmek ve daha güzel, olumlu olaylar yaşayabilmek adına yapılması zorunlu olan bir eylemdir.
O halde burda isim koyucuya çok ama çok büyük bir görev ve sorumluluk düşmektedir. Ancak çoğu kişinin, bebeğe isim koyarken öyle çok da ileri görüşlü bir yaklaşım içine girdiğini düşünmüyorum. Malum anadoluda döndü, satılmış, yeter gibi çok değişik isimlere sahip insanlar var.
Başlıkta geçen cümleyi geçenlerde bir arkadaşa kurmuştum; 7-8 yaşlarındaki oğlunun doymak bilmediğini, çok yemek yediğini söyleyince, çocuğun ismini aslan koymuşsunuz, tabi zor doyar demiştim. Tabi ki kişinin ismin anlamı ile fiziksel ve kişilik özelliklerinin doğrudan bir ilişkisi olmasa da belki bazı ufak tefek ortak noktalar bulunabilir.
Kişinin duygu ve düşüncelerini, hayata bakışını, iç dünyasını, hayattan beklentilerini, kişilik özelliklerini özetle, kişi o kişi yapan ne varsa kendisi hakkındaki herşeyi doğrudan çevresindeki insanlara yansıtma biçimidir.
Kimisi yazarak, kimisi konuşarak, kimisi çizerek, kimisi şarkı söyleyerek, kimisi beden dili kullanarak, bazen kimisi de susarak kendini ifade etmeye çalışır. Ancak çoğu insanın en büyük sıkıntısı bu ifade etme işini sağlıklı bir şekilde yapamadığını düşünmesidir. Bu durum insan ilişkilerinde de çok önemlidir.
Kişi kendini doğru ifade edemediği bir ortamda mutsuz olur, doğru anlaşılamadığı düşüncesi insanı bulunduğu ortamdan uzaklaştırır. Burada iş, kişinin kendisine düşer, kendini doğru ifade edebilmenin yollarını aramalıdır, öncelikle kendini iyi tanıyıp, kendinin farkına varıp, özgüvenini arttırmalıdır. Genellikle kendini iyi tanıyan ve özgüveni yüksek, empati gücü fazla olan insanların kendini ifade etme yeteneği daha güçlüdür.
İfade gücü yetersiz kişilerin genellikle doğru cümleleri kuramadığı görülür. Anlatmak istediği ile karşı tarafa aktardığı kelimeler ve cümleler aynı olmayabilir. Kişi çevresindeki kişilerle aynı frekansta olmayabilir. Bu nedenle kişi kelime haznesini güçlendirmeli, doğru duygu aktarımını gerçekleştirebilmeli ve mümkün olduğunca doğru iletişim kurabileceği insanlarla daha uzun soluklu ilişkiler içine girmelidir.
Bir kişinin hayatı boyunca hiç yemediği, ağzına bile koymadığı yemek ve yiyecekler için kullandığı ifadedir.
Karides, ahtapot, ıstakoz, midye dolma, suşi, kokoreç, mumbar, işkembe çorbası(şimdilik aklıma gelenler bunlar) çevremdeki kişilerden, televizyonlardan duyduğum, adını bildiğim ancak hiç tatmadığım yemek ve yiyeceklerdir. Bazılarını merak etmiyor değilim ancak tadını zaten bilmediğimden çok da aramıyorum.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
21 yaşından itibaren düzenli iş hayatının içinde olan biri olarak, gençken hiç böyle bir korkunun içinde olmadım. Çalışmak, kendini iş düzeninin içinde kaybetmek, akşam pili bitmiş bir şekilde eve gelip, ertesi gün yine aynı düzenin içinde devam edecek gücü bulmak, benim için cesaret ve azim gerektirici bir durumdu. Üniversite çağında daha çok korktuğum şey ya atanamazsam yani o çalışan insanlar içerisinde olamazsam, Atansam bile doğuda çok zorlanır mıyım, yapabilir miyim, üstesinden gelebilir miyim korkusuydu. Korkunun ecele faydası yok, bu çarkın içersine girildi mi, insan üzerine düşen sorumlulukları yapacak gücü bazen zorlansa da öyle ya da böyle buluyor. İşini severek yapan kişiler için korku yerini, rahatlamaya bırakıyor.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |