Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Masallarda duyduğumuz cin ya da peri gibi sihirli varlıkların, masal karakterine kurduğu, bazen tek bazen de üç dileğinin istisnasız kabul göreceğini ifade ettiği cümledir.
Çocukken bu masalları dinlediğimizde büyük ihtimalle çoğumuzun aklından bir oda dolusu çikolata, şeker ya da bir sürü oyuncak dilemek geçmiştir. Büyüdükçe ise kimsenin karşılıksız bir şekilde iyilik yapmayacağını öğrendiğimizden bu cümle, bir masal repliği olarak kalmıştır.
bir çiçeğin dalından koparılmasına, bir karıncanın ezilmesine bile içi cız eden biri olarak bu yaşanan vahşetin detaylarını okumaya içim el vermese de bu tür olayların artık son bulmasını, 'bunu yapan insan olamaz' dedirten bu haberleri artık görmemeyi ve duymamayı diliyorum.
Herhalde misafirhaneye bülent ersoy teşrif edecek zannetmişler ki gittiği yere onlarca bavul eşya götürdüğü rivayet ediliyor ya da aklımda öyle kalmış.
2005-2009 yılları arasında görev yaptığım, van'ın iran'a sınır küçücük ilçesinde yaşarken sürekli başıma gelen trajikomik olaydır. Trajikomikliği nerden geliyor derseniz, elektrik kesiliyor mumu yakıyorum, bir dakika geçmeden geri geliyor, mumu söndürüyorum, söndürmemle birlikte tekrar elektrik kesiliyor, tekrar mumu yakıyorum. Baktım bu böyle sürüp gidiyor, elektrik geldiği halde mumu yakmaya devam ettiğim çok olmuştur. Ordayken elektrik kesintileri hayatın bir rutini haline gelmişti.
Dışarıdan bakıldığında Her şeye sahip olduğunu düşündüğümüz insanların dâhi içten içe eksikliğini ve yokluğunu hissettikleri, beyninde ve kalbinde derin izler bırakan, özlem duydukları bir şeyler kesinlikle vardır. İnsanoğlunun en insanî duygularından biridir çünkü özlem. Geçmiş, şu an ya da gelecek zamanı kapsayacak şekilde muhakkak az ya da çok bir şeylere özlem duyarız, hayattan beklentilerimiz hiç bitmez çünkü; çok sevdiğimiz bir kimseyi, belki şuan hayatta olmayan bir aile üyesini, daha önce çok güzel zaman geçirip, güzel anılar biriktirdiğimiz bir mekanı ya da kaybettiğimiz ve varlığı bizim için önemli olan bir eşyayı özlemle anarız. "özlem" kelimesi bile beni duygulandırmaya yetiyor. benim de özlem duyduğum pek çok şey var, sahip olunan bir şeyden ziyade daha önce sahip olamadığım şeylere duyduğum özlem çok daha ağır geliyor.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
21 yaşından itibaren düzenli iş hayatının içinde olan biri olarak, gençken hiç böyle bir korkunun içinde olmadım. Çalışmak, kendini iş düzeninin içinde kaybetmek, akşam pili bitmiş bir şekilde eve gelip, ertesi gün yine aynı düzenin içinde devam edecek gücü bulmak, benim için cesaret ve azim gerektirici bir durumdu. Üniversite çağında daha çok korktuğum şey ya atanamazsam yani o çalışan insanlar içerisinde olamazsam, Atansam bile doğuda çok zorlanır mıyım, yapabilir miyim, üstesinden gelebilir miyim korkusuydu. Korkunun ecele faydası yok, bu çarkın içersine girildi mi, insan üzerine düşen sorumlulukları yapacak gücü bazen zorlansa da öyle ya da böyle buluyor. İşini severek yapan kişiler için korku yerini, rahatlamaya bırakıyor.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |