Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Kişinin kendisine olan saygısı, kendi onurunu muhafaza etmesi, kendini küçük düşürücü hareketlerden imtina etmesidir.
İnsanın anlık duygu durumuna göre değişkenlik göstermesi ile birlikte, genel renk skalasında, en çok sevdiği, kendini yansıttığını düşündüğü, baskın olan ağırlıklı rengidir. Maviyi sevmeyen insan yoktur sanırım, tabi ki benim de hakim rengim mavi ve mavinin tonlarıdır. gökyüzünün, denizin, mutluluğun, sonsuzluğun rengidir.
Gündelik hayatta hakarete uğramamış biri olarak, yazarak rahatlama, fikir paylaşma maksatlı bulunduğum böyle bir ortamda kim olduğunu bilmediğim biri tarafından hakarete maruz kalsam ve buna editörler ve diğer üyeler sessiz kalsa niye bu ortamda kalmaya devam edeyim ki. Pire için yorgan yakmak olur belki ancak hakaret ne demek. Kötü söz sahibine aittir der, herkesi kendi ile başbaşa bırakır, değerli vaktimi başka şekilde değerlendiririm.
-Bu arada Sizin hakarete maruz kaldığınız bir konu anımsamıyorum, eğer fark edebilseydim tepkimi o an koyardım kesinlikle. Zaten aktif olarak kaç kişiyiz ki şurda. İnanın gözümden kaçmıştır.-
Pandemi nedeniyle bu dönemde ilgilenilmesi çoğunlukla askıya alınmış olan, ancak teşhis ve tedavinin gecikmesinden dolayı daha ciddi sonuçların yaşanması muhtemel kişi ve hastalıklar için kullanılan ifade.
Kendi savunduğu fikrin, düşüncenin, ideolojinin doğru ve değişmez olduğuna körü körüne o denli inanmış ve sabitleşmiş dünya görüşüne sıkı sıkıya bağlanmış olan kişilerin, aksi fikirde olan kişilere karşı, açık hiç bir kapı bırakmayacak şekilde fikir dövüşüne girmesidir.
Sabit görüşlü kişinin eğitimli olması da çok bir şey değiştirmeyecektir. Çünkü eğitim sihirli bir değnek değildir maalesef, kişinin öğrenebilecekleri, öğrenmek istedikleri ile sınırlıdır.
Elektronik ortamda, Kendi öğrendiği ve bildiği şeyleri herkese dikte etmeye ve kendi düşünce tarzında olmayan tüm kişileri bir potada eritmeye çalışan bu dar görüşlü kişiler, bir nevi siber zorba olarak nitelendirilebilir. Acaba bu kişilerle, gerçek ortamda yüz yüze aynı konuları konuşma fırsatı doğsa, aynı kararlılıkla düşünce yapılarını savunmaya devam edecekler midir, merak etmiyor değilim.
Bu kişilerin sabit fikrini değiştirmeye çalışmak, düşünce tarzlarında azıcık bir kapı aralamak, atomu parçalamaktan daha zordur. O nedenle, bazen bazı kişileri kendi dünyasında bırakmaktan başka çare yoktur.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
21 yaşından itibaren düzenli iş hayatının içinde olan biri olarak, gençken hiç böyle bir korkunun içinde olmadım. Çalışmak, kendini iş düzeninin içinde kaybetmek, akşam pili bitmiş bir şekilde eve gelip, ertesi gün yine aynı düzenin içinde devam edecek gücü bulmak, benim için cesaret ve azim gerektirici bir durumdu. Üniversite çağında daha çok korktuğum şey ya atanamazsam yani o çalışan insanlar içerisinde olamazsam, Atansam bile doğuda çok zorlanır mıyım, yapabilir miyim, üstesinden gelebilir miyim korkusuydu. Korkunun ecele faydası yok, bu çarkın içersine girildi mi, insan üzerine düşen sorumlulukları yapacak gücü bazen zorlansa da öyle ya da böyle buluyor. İşini severek yapan kişiler için korku yerini, rahatlamaya bırakıyor.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |