Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
İnsanın dünyaya ilk gözlerini açtığı ve sıcacık anne kucağında yerini aldığı o ilk gün nasıl anlamsız olabilir? Kesinlikle benim nazarımda doğum günleri yılın diğer 364 gününden ayrı bir önem ve değere sahip olan, kişi her ne yaşında olursa olsun kutlanması gereken, hayatının en anlamlı ve güzel günüdür. Her ne kadar 1,5 ay sonra, bir tık beni ürküten 40 yaşına girecek olsam da o gün bir çocuk neşesine sahip olacağım.
Dip not, bugün doğum günü olan herkesin "doğum günün kutlu olsun".
En büyük insanlık suçu işleyip yine de bu duygunun zerresini hissetmeyen insanların olduğu bu dünyada, bir karıncayı ezdim diye günlerce ağlayan insanlar da var nâdir de olsa. Bu duygu yaradan tarafından insanlara eşit dağıtılmamıştır. Eksikliği insanı gaddar ve vicdansız yaparken, fazlası hayattan koparır. Dozunu iyi ayarlamak gerekir.
itici bir güç gerek; yazmaya ara vermiş biri için duygu ve düşünceleri ete kemiğe büründürecek, şekle sokabilecek bir zihin canlanması olmalı, bir duygu patlaması yaşanmalıdır. Bazen bazı durumlarda konuşmak bile zor gelirken insana, kafasındakileri yazıya dökmek hepten gözünde büyür; sonra bir şey olur, yazma ihtiyacı doğar ve yazar. Yazdıkları iyi geliyorsa yazmaya devam eder, yok can acıtıyorsa yazmayı sonlandırır.
Dün, bugündür sabahları, bu saatlerde, yaşadığım bölgenin semâlarını leylek sürüleri mesken tutumuş durumda, uçup, uçup, karşıdaki en yüksek binanın çatısına diziliyorlar. Yıllar öncesinin filmi, melekler şehri, orda da insan melekler, evlerin çatılarında, köprünün üstlerinde böyle dizim dizim dizildiği sahne vardı, işte o sahneyi çağrıştıran bir görüntü. Bu kuşların Daha önce "leyleği havada görmek başlığı" nda #3834 entrysinde bahsettiğim leylek sürüsü olduğuna eminim. O zaman geliş dönemiydi, şimdi de gidiş zamanı anlaşılan. Sürüyü toplama ve yeni diyarlara uçma zamanı gelmiş. Eşime bu leylekler, kesin o zaman gördüğümüz leylekler dediğimde, "kuyruğuna kurdela mı bağladın ki, nerden biliyorsun" cevabını verse de biliyorum işte, bunlar o zaman gördüğümüz kuşlar. İki gündür kahvaltı soframızın ana konusu oldu bu leylek sürüsü, en az 200 belki daha fazlalar. Seneye de bizim buraları ziyaret ederler umarım, tabi zâiyatsız. Yolları açık olsun, güle güle gidip, bol bol gezip, tekrar geri gelsinler.
Kişinin bir işi yapmaya, başarmaya yönelik bir isteğinin, azminin, hevesinin ya hiç olmaması ya da yeterli düzeyde olmaması durumudur. Beraberinde başarısızlık kaçınılmazdır.
Özellikle sınava hazırlanan öğrencilerin en büyük sıkıntısıdır. Motivasyon Bir amacı, bir hedefi tutturmaya yönelik en önemli araçtır. Kazanma ve başarma arzusu yeterince yoksa kişi boşa kürek çeker, yorulduğu ile kalır, olumlu sonuç alamaz. Bu tür motivasyon düşüklüğünün yaşandığı durumlarda kişi kendini motive edici şeyi kendi kendine bulabilmelidir. Çünkü motivasyon dışardan belli bir seviyeye kadar yükseltilebilir. Maksimum motivasyon için kişi kendini iyi tanımalı, neyi, nasıl, hangi şartlarda en iyi gerçekleştirebileceğini bilmeli ve hayatındaki değerleri önem sırasına göre doğru bir şekilde koyabilmelidir. "Beni en iyi ne motive eder" sorusunun cevabı net bir şekilde bulunabilmişse motivasyon düşüklüğünü aşmak için o şeye tutunmakla işe başlanabilir.
Mesela üniversite sınavına hazırlanan bir öğrenci için "ben bu sınavı neden kazanmalıyım" sorusuna, "daha fazla para kazanmak için, prestij için, ailemi mutlu etmek için, kendimi mutlu etmek için .." şeklinde farklı farklı cevaplar verebilir. Ancak öğrenci beyninde "sınavı kazansam da kazanmasam da ne fark eder, üniversiteyi kazananlar da işsiz zaten, iş hayatı zaten çok zor, çalışsam da başarılı olamam ki" gibi düşünceler dönmeye başlayınca sınavı kazanma arzusu azalmaya başlar ve sınava çalışmakta zorlanır.
Motivasyon düşüklüğü üretkenliğin de en büyük düşmanıdır. Motivasyonu düşük olan kimse tembelliği tercih eder, birşey ortaya koymak için çaba göstermez. İş hayatında da bu tarz kişilerle çalışmak zordur, iyi takım arkadaşı değildirler, çoğunlukla çevresindekilerin de motivasyonu düşürürler.
Motivasyon, içsel itici güç, bir nevi buharlı trenlerdeki kömür gibidir, nasıl ki kömür yanmadan açığa çıkan ısı suyu ısıtıp, buharlaştırmadan tren hareket etmiyorsa, motivasyon da başarının yakıtıdır, eksik olduğunda kişi yapmak istediklerini gerçekleştiremez. Uzun süre düşük motivasyonda kalan kişiler, hayattan bir beklentisi olmadan, amaçsız yaşarlar, ki bu çok tehlikelidir. Kişi kendi başına motivasyonunu yükseltici bir unsur bulmakta zorlanıyorsa çevresindeki motivasyonunu yüksek olan kişilerden ya da bu işle uğraşan profesyonel kişilerden destek alabilir.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
21 yaşından itibaren düzenli iş hayatının içinde olan biri olarak, gençken hiç böyle bir korkunun içinde olmadım. Çalışmak, kendini iş düzeninin içinde kaybetmek, akşam pili bitmiş bir şekilde eve gelip, ertesi gün yine aynı düzenin içinde devam edecek gücü bulmak, benim için cesaret ve azim gerektirici bir durumdu. Üniversite çağında daha çok korktuğum şey ya atanamazsam yani o çalışan insanlar içerisinde olamazsam, Atansam bile doğuda çok zorlanır mıyım, yapabilir miyim, üstesinden gelebilir miyim korkusuydu. Korkunun ecele faydası yok, bu çarkın içersine girildi mi, insan üzerine düşen sorumlulukları yapacak gücü bazen zorlansa da öyle ya da böyle buluyor. İşini severek yapan kişiler için korku yerini, rahatlamaya bırakıyor.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |