Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

emelkoca

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

2,642 entry 574 konu 110 puan
02.05.2024 00:11 son işlem tarihi takip etme takip et

demokrasilerde çare tükenmez

Çözümsüz hiçbir şey yoktur. Bir şey yapılmak isteniyorsa ilk yol işe yaramadıysa, hemen başka bir yol denenir, o da olmadıysa başka bir yol daha denenir. Tüm yollar denenip yine de olmadıysa, oldu da bitti işte denip, olmuş gibi gösterilir. Demokrasi böyle bir şey.

01.05.2024 23:52
  1. çarpım tablosu

    Eve Misafirliğe gelen büyüklerin, evin okula giden küçük çocuğuna ev ortamında mini bir sözlü yaparak sorduğu, 4 kere 8, 6 kere 9 gibi işlemlerle çocuğun matematiksel bilgisini ölçmeye yönelik çabalarının aracıdır. Yani biz çocukken öğretmenlerimize bildiğimizi göstermemiz yetmez, bir de evin eş dost konu komşu, akrabasına da kendimizi kanıtlamamız gerekirdi. Şimdilerde hâlâ uygulanıyor mudur, bilmiyorum.

     
  2. üst katta neler oluyor

    Bizim üst katta Yaklaşık bir yıldır dünyaya yeni gelmiş bir bebek, dünyayı keşfetmeye ve büyümeye çalışıyor. Şimdilerde yürüteci gibi bir şey kullanmaya başladı sanırım, yere sürtünme sesinden anlaşılacağı üzere. Annesinin bebeğine söylediği şarkılar, beşiğin gıcırdaması, bebeğin yere fırlattığı eşyalar.. evimizde ses buluyor ancak allahtan bizim gibi bir komşuya denk gelmişler, çocuksuz bir aile olduğumuz halde "çocuktur, yapar" diyip geçiştiriyoruz. Ancak kendi çocuğu olup da komşusunun çocuğu ses yaptı diye sorun çıkartanları gördükçe toplum olarak empatiden yoksunluğumuz bir kez daha göze çarpıyor. Komşuluk ilişkilerinde her zaman düşüncem, kendine yapılmasını istemediğini başkalarına da yapmadır.

     
  3. aşkı için tacından vazgeçmek

    Aşkının peşinden gitmek, Kimisine göre aptallık kimisine göre cesaret. inşallah tüm önyargılara rağmen mutlu olurlar ve prensesisimiz cesaretinin meyvesini alır, olur olur da mutsuz ve pişman olursa da en azından kalbimin sesini dinledim, denedim diyebilir.

    Yeryüzünde her şeyin bir çaresi vardır, keşkelerin esiri olmaktansa prenses ünvanından vazgeçmek, kalbinin sesini dinlemek, mutsuz bir prenses olmaktansa mutlu bir kadın olmayı tercih etmek mümkünmüş demek ki. Ancak eşine üzülüyorum, "seni prensesler gibi yaşatacağım" vaadinde bulunamayacak zira kadın zaten prensesti, gülücük.

    Evlilikleri bu kadar haber olduğuna göre hayatlarındaki her bir gelişme de basına yansıyacaktır, umarım bir ömür mutlu oldukları haberini alırız.

     
  4. Yüksek perdeden konuşmak

    Öğretmenler odasında genelde hâkim olan ses tonudur çünkü herkes kendini hâlâ 30 kişilik sınıfta ders anlatıyor zannediyordur. Hatta çoğu öğretmen (kendim de dahil) evde, telefonda, yolda bulunduğu çoğu ortamda farkında olmadan, bağırarak, yüksek ses tonuyla konuşur, çünkü sesi yüksek çıkınca karşısındakiler tarafından daha iyi anlaşıldığı düşüncesine sahip olur. ancak yaz tatili süresince sesinin perdesi düşer, eylülle birlikte tekrar perde yükselir. Kendimin bizzat yıllar önce deneyimli bir hocadan "derste böyle yüksek sesle konuşursan, ses tellerin yıpranır" uyarısını almışlığım vardır.

     
  5. hatasını asla kabul etmeyen kişi

    Sabit fikirli ve inatçı kişilerin, belki yaptığını başta hata olarak görmeyip koyu bir şekilde fikrini/davranışını savunmaya başlaması ve akabinde belli bir noktadan sonra hatasını fark ettiği halde, sırf hatalı pozisyonuna düşmemek için hatasız olduğuna körü körüne inanarak ve karşısındakileri de inandırmaya çabalayarak, kendini ya da yaptığını savunmaya devam etmesi durumudur. Bazı durumlarda o kadar bellidir ki bu durum, böyle anlarda kişiyi kendi haliyle bırakmak en doğrusudur çünkü akıntıya karşı kürek çekmek gibidir, kişinin "evet ben hatalıyım, özür dilerim" demesi mümkün değildir.