Türkiye'nin memur portalı

1 mol tanecik olan, 602214150000000000000000 sayısı yani kısaca 6,02x10üzeri23 avogadro sayısından yola çıkılarak yılın 10.Ayının 23.günü yani 23 ekim, sabah 6:02 ile akşam 18:02 arası, "dünya mol günü" olarak kutlanmaktadır.

Amaç avogadro sayısına dikkat çekmektir. Bu sayı, yani 6,02x10üzeri23 sayısı, 12 gram c-12 izotopunda bulunan karbon atomu sayısıdır ve çok büyük bir sayıdır. Şöyle ki; dakikada 100 adet pirinç tanesi sayarak bütün dünyadaki insanlar bir araya gelse, 1 mol pirinci yaklaşık olarak 1,6 milyon yılda sayabilirler ya da 1 mol pirinç tanesi yan yana dizildiğinde yaklaşık 10 defa güneşe gidip gelinebilir gibi örnekler vermek mümkündür.

Mol, kimyada temel bir birimdir. Mol-tanecik, mol-kütle ve mol-hacim hesaplamaları ile element ve moleküllerin miktarları mol üzerinden işleme alınır, yani madde miktarları mol olarak ifade edilir.

İnsanların yakın ya da uzak çevrelerinde bulunan dost bildiği kişilerle, heyecanını, hayatındaki olumlu gelişmeleri, kısaca mutluluğunu paylaşmaları kişinin mutluluğunu pekiştirir. Aynı şekilde canını sıkan, üzüntü veren, mutsuzluk yaratan şeyleri paylaşması da üzüntüsünü hafifletir. Bu tür duygulara ortak olacak kişilere, herkesin ihtiyacı vardır. Dost dediğin zaten böyle günlerde belli olur.

Mabel matiz - a canım

yeni bir kavramı anlatmak üzere bir araya gelmiş iki ya da daha fazla kelimenin, kaynaşarak oluşturduğu kelime grubuna verilen addır.

-Kelimelerden en az biri anlamını kaybetmiş ya da iki kelime bir araya gelirken ses düşmesi, ses türemesi gibi ses olayları olmuşsa, kelimeler bitişik yazılır.

Sivrisinek, kahvaltı, hastane, pazartesi, hissetmek, imambayıldı.. gibi.

-kelimeler anlam değişikliğine uğramamışsa ayrı yazılır.

Ağustos böceği, kol saati, yer çekimi, gök kuşağı, hafta sonu, ay ışığı.. gibi.

Kadınların, aynı erkeklerde olduğu gibi, Arabanın şoför koltuğuna oturmadan önce yapmaları gereken en elzem eylemdir. Malumunuz ehliyetsiz araç kullanılamaz.

2016 yılında aldığım ehliyetin faydasını, son bir aydır araç kullanmaya başladığım için, şimdilerde görüyorum. İyi ki de vakti zamanında almışım diyorum.

21 yaşından itibaren düzenli iş hayatının içinde olan biri olarak, gençken hiç böyle bir korkunun içinde olmadım. Çalışmak, kendini iş düzeninin içinde kaybetmek, akşam pili bitmiş bir şekilde eve gelip, ertesi gün yine aynı düzenin içinde devam edecek gücü bulmak, benim için cesaret ve azim gerektirici bir durumdu. Üniversite çağında daha çok korktuğum şey ya atanamazsam yani o çalışan insanlar içerisinde olamazsam, Atansam bile doğuda çok zorlanır mıyım, yapabilir miyim, üstesinden gelebilir miyim korkusuydu. Korkunun ecele faydası yok, bu çarkın içersine girildi mi, insan üzerine düşen sorumlulukları yapacak gücü bazen zorlansa da öyle ya da böyle buluyor. İşini severek yapan kişiler için korku yerini, rahatlamaya bırakıyor.