Türkiye'nin memur portalı

Periyodik cetvelde 4.periyot 5 a grubunda bulunan, atom numarası 33 olan, as sembollü yarı metal sınıfından bir elementtir. Hem kendisi hem de bileşikleri zehir etkisi gösterir. En meşhur bileşiği olan arsin (ash3) oldukça zehirlidir. Arsenik ve bileşikleri fare zehiri ve böcek ilaçları üretiminde kullanılır. Genelde vücut içine direkt girmeleri de bu yollardan olur. Ancak esas arsenik kaynağı ppm oranlarında da olsa içme sularıdır. Ülkemizdeki çoğu doğal kaynak suyunun arsenik içeriği yüksektir. Bu sularda bulunan arsenik Çok az miktarlarda da olsa, uzun süreli arsenik içeren suyu içmek, vücutta arsenik birikmesine neden olabilir. Bu nedenle analizi güvenilir eller tarafından yapılmamış olan hiçbir içme suyunu içmemek gerekir.

Türkü dinlediğimde toprağa ayağımı basmışım gibi buram buram memleket, anadolu kokusu gelir. Çünkü Yöresel türküler kişiyi alır götürür yaylaya, ovaya, dereye.. Türkülerimiz, iyi ki varlar, iyi icrâ eden üstatlardan dinlendiğinde kulakların pası gider, insanın gönlü şenlenir.

Şarkılar, özellikle popüler kültürün ürünü olanlar, yıldız gibi belli süre parlar, bir süre sonra sıkıcı gelir ve söner, türküler gibi kalıcı değildirler.

#3898 Sözlüğün formatında bir yazarın entrysi üzerinden entry girmek yoktur, hatırlatırım.

Ayrıca benden size ekmek çıkmaz, muadilinize cevap verme gafletinde bulundum, o bir kere olur.

Son birkaç entryi okuyunca kişiye göre muamele yaptığını anladığım editördür. Cüneyt arkının öldüğü gün sözlüğe bu konuda entry girmek istemiştim ancak üyeliğimi kapattığım için bir haftalık sürenin dolmasına bir gün kaldığından giriş yapamıyordum, kendisinden editör olarak üyeliğimin açılmasını talep ettim ama mümkün olmadığını belirtip, yardımcı olmadı. Bu arada kendisinden neden böyle bir talepte bulundum, öncesinde sözlük moderatörü bir gün sonrasında kapattığım üyeliğimi ricam üzerine açmıştı. ya gubaz editör yardımcı olmak istemedi ya da sözlük moderatörünün gubaz editörden yetki alanı daha geniş, bilmiyorum artık.

Fransız yazar Emile zola'nın lise yıllarındayken okuma fırsatı bulduğum kitabının adıdır.

21 yaşından itibaren düzenli iş hayatının içinde olan biri olarak, gençken hiç böyle bir korkunun içinde olmadım. Çalışmak, kendini iş düzeninin içinde kaybetmek, akşam pili bitmiş bir şekilde eve gelip, ertesi gün yine aynı düzenin içinde devam edecek gücü bulmak, benim için cesaret ve azim gerektirici bir durumdu. Üniversite çağında daha çok korktuğum şey ya atanamazsam yani o çalışan insanlar içerisinde olamazsam, Atansam bile doğuda çok zorlanır mıyım, yapabilir miyim, üstesinden gelebilir miyim korkusuydu. Korkunun ecele faydası yok, bu çarkın içersine girildi mi, insan üzerine düşen sorumlulukları yapacak gücü bazen zorlansa da öyle ya da böyle buluyor. İşini severek yapan kişiler için korku yerini, rahatlamaya bırakıyor.