Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Doğada kendiliğinden oluşan, yapay hiçbir boyanın ve renklendiricinin bu tonu yakalayamayacağı mükemmellikte göze hoş gelen renklerin ahenkli bütünleşmesidir.
Özellikle gün doğumu ve gün batımında gökyüzünde oluşan sarı, turuncu, kırmızı, mavi, pembe gibi tüm renklerin bir arada bulunduğu o muhteşem güzellikteki manzaraya baktığımda, bunu ancak yapsa yapsa doğa ana yapabilir hissi oluşuyor bende; hiçbir ünlü ressamın tablosunda bu güzellikte renkler bir araya gelemez.
Gezip, görülecek çok yer varken, tüm buralara gidebilmek için yürümekten ve gezmekten bitap düşüp, artık daha fazla yürüyecek mecalin kalmaması durumudur.
Özellikle benim gibi varizli bacaklara sahip olan insanlar için, yürümeyi ne kadar çok sevse de, vücut kitle indeksi ne kadar düşük olsa da belli bir süreden sonra yürümek eziyete dönüşüyor. Ayakların altı karıncalanıyor ve sanki her adım attığınızda büyük bir beton yığını taşıyormuş hissi oluşuyor. Sırf bu nedenle bazı yerleri gezip, görme fırsatını kaçırmış olabiliyorsunuz.
Olayın geçtiği gaziantep'teki hayvanat bahçesini, olaydan bir gün önce gezme fırsatını yakalamış biri olarak, aslanın bir gün öncesinde yani benim olay mahallinden olduğum gün, kaçma girişiminde bulunmamış olmasına şükrediyorum. Zira hayvanat bahçesi o kadar büyüktü ki(dünyanın dördüncü büyük hayvanat bahçesiymiş o yüzden tüm birimlerini gezemedik, çünkü çok yorulduk) ben çıkışa gidinceye kadar aslana yem olabilirdim. Ancak hayatımda ilk kez hayvanat bahçesi gezmiş biri olarak gaziantep hayvanat bahçesini fırsatını bulan herkesin gezip görmesini tavsiye ederim. Hayvanlar tabi ki doğal ortamları kadar mümkün değil geniş olamaz, ancak yine de geniş alanlarda yaşıyorlar ve mutlu gözküyorlardı ya da ben bu gezi sırasında çok mutlu olduğum için onları da mutlu görmüş olabilirim.
Günü birlik gezi düzenleyerek görme fırsatını yakaladığım gaziantep'te bulunan, bakırdan yapılmış ve el işçiliği ile şekillenmiş özellikle mutfak ürünlerinden oluşan ürünlerin sergilendiği, zanaatçıların bizzat canlı canlı gözünüzün önünde bakır bir tepsiyi işlediğini görme fırsatı bulabileceğiniz, gezmekten çok zevk aldığım, kökeni çok eskilere dayanan tarihi çarşının adıdır.
Daha önce hiç sınırları içine girilmeyen bir şehri gezmek için niyetlenildiğinde, bulunulan yere olan uzaklığını hesap edip, google dan müze, tarihi yer, hayvanat bahçesi gibi gezilecek, görülecek yerlerini araştırıp, özellikle de yöresel yemek yenilecek en iyi yerlerini tespit edip, bir güne sığacak şekilde gerçekleştirilen, çoğunlukla da yorucu bir iş olan, şehri tanımaya yönelik etkinlikler bütünüdür.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
21 yaşından itibaren düzenli iş hayatının içinde olan biri olarak, gençken hiç böyle bir korkunun içinde olmadım. Çalışmak, kendini iş düzeninin içinde kaybetmek, akşam pili bitmiş bir şekilde eve gelip, ertesi gün yine aynı düzenin içinde devam edecek gücü bulmak, benim için cesaret ve azim gerektirici bir durumdu. Üniversite çağında daha çok korktuğum şey ya atanamazsam yani o çalışan insanlar içerisinde olamazsam, Atansam bile doğuda çok zorlanır mıyım, yapabilir miyim, üstesinden gelebilir miyim korkusuydu. Korkunun ecele faydası yok, bu çarkın içersine girildi mi, insan üzerine düşen sorumlulukları yapacak gücü bazen zorlansa da öyle ya da böyle buluyor. İşini severek yapan kişiler için korku yerini, rahatlamaya bırakıyor.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |