Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Komşuların huyunu suyunu ancak evin içine yerleştikten sonra öğrenme imkanı buluyorsunuz. Evin içinde şöyle en az bir ay vakit geçirme imkanı bulsa belki de çoğu insan sırf bu nedenle evi almaktan vazgeçebilir. Kiracılar bu konuda daha şanslı, ancak ev sahipleri için iş çığrından çıkmadığı sürece, sırf bu nedenle yer değiştirmek çok zor olur. Zaten günümüzde komşuluk ilişkileri asgari düzeyde. daha çok komşudan gelen gürültü, patırtı, balkondan atılan çöpler, çocukların kavgası gibi olumsuz davranışlar üzerinden gerçekleşen tartışmalarla gerilen komşuluk ilişkileri her iki tarafın da ılımlı bakış açısıyla çözülebilir, 'komşuyuz, yarın bir gün yüz yüze bakacağız' diyip orta yol bulunmalıdır.
Ay sonunda istanbulda yapılması planlanan şampiyonlar ligi maçının, türkiyenin kırmızı listede olmasını ve ülkeye dönüşte karantina zorunluluğunu bahane ederek portekiz'e alınması ile zaten turizm sektörüne en büyük balta daha baştan vurulmuş oldu.
Video iki saat içinde yayından kaldırılmış, isabetli olmuş. Turistlerin görebileceği herkesin mayıs ayı sonuna kadar aşılanması planlanıyormuş. Ancak aşılandık diye garanti vermek için böyle etiketleyici komikliklere ne gerek var, tüm personelimiz aşılıdır, der geçersiniz. Bu tür dâhiyane(!) Fikirleri başka ülkeler de kullanıyor mudur, merak ettim.
Özellikle bayram günlerinde aile büyükleri tarafından, elleri öpüldüğünde söylenen iyi dilek sözüdür.
Eli öpen kişinin ömrü uzun olsun, onun da evladı, torunu yarın bir gün bu şekilde elini öpsün, sevgi ve saygı görsün anlamında kullanılır.
Unutulduğumuzu düşündüğümüz kişiler tarafından, yüzyüze karşılaşarak, telefonla aranarak, mesaj hatta eskiden mektup ya da kartpostal atılarak, iletişime geçip, unutulmadığımızı görmek; bir nevi süprizle karşılaşmak ve bunun karşılığında hüzünle karışık bir mutluluk duygusuna kapılmaktır.
Özellikle bayram günlerinde önemini daha çok hissettiğimiz bir duygudur. Ki hatırlamak, hatırlanmak ya da kendini hatırlatmak, 'ben burdayım seni unutmadım' demek için, ille de bayram günlerini beklemeye de gerek yoktur.
Kurban bayramının ikinci günü doğduğum için göbek adımı "bayram" olarak uygun görmüşler. Büyük ihtimalle bayram günü doğan çoğu çocuğun kaderidir; adı, ya da benim gibi göbek adının bayram olması.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
21 yaşından itibaren düzenli iş hayatının içinde olan biri olarak, gençken hiç böyle bir korkunun içinde olmadım. Çalışmak, kendini iş düzeninin içinde kaybetmek, akşam pili bitmiş bir şekilde eve gelip, ertesi gün yine aynı düzenin içinde devam edecek gücü bulmak, benim için cesaret ve azim gerektirici bir durumdu. Üniversite çağında daha çok korktuğum şey ya atanamazsam yani o çalışan insanlar içerisinde olamazsam, Atansam bile doğuda çok zorlanır mıyım, yapabilir miyim, üstesinden gelebilir miyim korkusuydu. Korkunun ecele faydası yok, bu çarkın içersine girildi mi, insan üzerine düşen sorumlulukları yapacak gücü bazen zorlansa da öyle ya da böyle buluyor. İşini severek yapan kişiler için korku yerini, rahatlamaya bırakıyor.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |