Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
1993 yılında birleşmiş milletler tarafından 22 mart dünya su günü ilan edilmiştir.
Tüm dünyada küresel ısınma ve iklim değişikliği sonucunda su kaynakları ciddi oranda azalmaktadır. Dünya su günü, su krizine dikkat çekilmesi, temiz su kaynaklarının korunması ve çoğaltılması konusunda somut adımlar atılmasına teşvik olması amacıyla oluşturumuştur.
Canlılar içerisinde çoğu özellik bakımından bitki ve hayvanlardan farklı olan insanı, insanî bir takım vasıflardan yoksun, insan olmanın sorumluluğunu taşıyamayan anlamına getiren, küçümseyici ve aşağılayıcı bir tabir.
Demek ki yıllardır genç nüfusumuz fazla diye övünüp durduğumuz özellik, ki o genç nüfusu iş gücüne aktaramadığımız sürece boşa övünmekten öteye gidemedi, artık önemini kaybetti dedirten haber.
Bir kromozom bozukluğudur. Normal bireyler 23 ü anneden 23 ü babadan olmak üzere 46 kromozom ile dünyaya gelirler. Down sendromlu bireylerde bir ebeveynden gelmesi gereken 21.kromozom iki adet geldiği için 46 yerine 47 kromozom(trizomi-21) ile doğarlar. Fazla kromozoma bağlı olarak bedensel ve zihinsel gelişimde bir takım farklılıklar oluşur. Tedavisi olmayan bir durumdur ancak ilk aylardan itibaren fizik tedavi ve özel eğitim ile yaşam kaliteleri arttırılabilmektedir. Ailenin, çevrenin ve toplumun doğru bakış açısı ve yönlendirmeleri ile tüm engelleri aşabilecek, toplumda her birey gibi yer alabilecek kişilerin rahatsızlığıdır.
Hidrofil ( hidros:su ve filos:dost ) suyu seven, su tarafından çekilen ve böylece suda çözünebilen polar yapılara verilen addır. -oh, -nh2, -cooh, -so3h gibi yapıları içeren maddeler hidrofildir.
Hidrofob ( hidros:su ve fobos:korku ) suyu sevmeyen, su tarafından itilen ve suda çözünmeyen apolar yapılara verilen addır. Tüm hidrokarbonlar, yağlar, kir hidrofobdur.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
21 yaşından itibaren düzenli iş hayatının içinde olan biri olarak, gençken hiç böyle bir korkunun içinde olmadım. Çalışmak, kendini iş düzeninin içinde kaybetmek, akşam pili bitmiş bir şekilde eve gelip, ertesi gün yine aynı düzenin içinde devam edecek gücü bulmak, benim için cesaret ve azim gerektirici bir durumdu. Üniversite çağında daha çok korktuğum şey ya atanamazsam yani o çalışan insanlar içerisinde olamazsam, Atansam bile doğuda çok zorlanır mıyım, yapabilir miyim, üstesinden gelebilir miyim korkusuydu. Korkunun ecele faydası yok, bu çarkın içersine girildi mi, insan üzerine düşen sorumlulukları yapacak gücü bazen zorlansa da öyle ya da böyle buluyor. İşini severek yapan kişiler için korku yerini, rahatlamaya bırakıyor.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |