Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Zamanı, Akan su gibi elimizde, avcumuzda tutamıyor olmamız; zamanın akışının kontrolümüz dışında ilerlemesi ve bizlerin de çoğunlukla bu akışın içinde kısır döngüye girip, kendimizi fütursuzca coşkun bir sel gibi ilerleyen zamanın akışına kaptırmamızdır. Sonunda kuracağımız cümle "hey gidi ne ara bitti, anlamadık bile" olacaktır.
Bugün itibariyle olacak olandır. İnsanoğlunun zaman kavramı karşısındaki acziyetinin de göstergesidir aynı zamanda. Bir bakmışsın bayram gelmiş ve bu seneki mübârek ramazan ayını da seneye tekrar kavuşmak üzere uğurluyoruz.
İdeal kilosunun üstünde olan kişilerin, günlük kalori alımını düşürüp, fiziksel aktiviteleri arttırarak, var olan kilosundan, ideal kilosuna doğru inişini kapsayan süreçtir.
Ancak körü körüne aç kalmakla gerçekleştirilebileceğini sanmıyorum, zira aç kalan bünye besinle karşılaştığı an, vücutta daha çok depolamaya gideceğinden bir faydası olmayacaktır. kaslardan değil de Vücuttaki fazlalık olan yağlardan kaybın olabilmesi için, protein ağırlıklı, yeterli ve dengeli beslenmek gerekir. Bunların çoğunu sıkı bir takipçisi olduğum tlc deki ağır yaşamlar programından öğrendim. Bir de öğrendiğim en önemli unsur, mühim olanın zayıflamak olmadığı, verilen kiloda kalabilmek olduğudur. Zira kısa sürede zayıflayan insanların çoğu, kısa sürede tekrar kilo almaktadır. Kişisel tavsiyem, Beslenme alışkanlıklarında köklü değişikliklere gitmek ve bunu kalıcı hâle getirmektir.
Daha çok Bir ürünü pazarlarken kullanılan, ürünün ne kadar üstün özelliklere sahip olduğunu, beklentileri fazlasıyla karşılayacağını abartarak ifade etme şeklidir.
Bu söze güvenerek alınan çoğu ürün aslında hayal kırıklığı yaratır. satıcı ağzıyla söylenen bu ifadeye çok da inanmamak gerekir zira herşeyin muhakkak bir eksiği vardır.
Çiçek açan ağaçların görüntüsü gözleri, kokusu burnu şenlendirirken; havaların ısınmasıyla birlikte bütün kışı toprak altında yaşayarak geçiren küçük canlıların gün ışığına çıkıp erzak toplama telaşına düşmeleri; arıların çiçek açan her ağaçtan, çiçekten bal toplama yarışına girmeleri; havada uçuşan polenler; göçmen kuşların ziyaretleri vb. Güneşin havayı, toprağı ve suyu ısıtmasıyla birlikte, Bir dizi olayların gerçekleşmesiyle kış ayından yaz ayına geçişin başlangıcıdır, doğanın uyanışıdır.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
21 yaşından itibaren düzenli iş hayatının içinde olan biri olarak, gençken hiç böyle bir korkunun içinde olmadım. Çalışmak, kendini iş düzeninin içinde kaybetmek, akşam pili bitmiş bir şekilde eve gelip, ertesi gün yine aynı düzenin içinde devam edecek gücü bulmak, benim için cesaret ve azim gerektirici bir durumdu. Üniversite çağında daha çok korktuğum şey ya atanamazsam yani o çalışan insanlar içerisinde olamazsam, Atansam bile doğuda çok zorlanır mıyım, yapabilir miyim, üstesinden gelebilir miyim korkusuydu. Korkunun ecele faydası yok, bu çarkın içersine girildi mi, insan üzerine düşen sorumlulukları yapacak gücü bazen zorlansa da öyle ya da böyle buluyor. İşini severek yapan kişiler için korku yerini, rahatlamaya bırakıyor.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |