Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Bu başlık altında yazı yazacağım aklıma gelmezdi ancak bugün tam da kendime dair hissiyatım o yönde.
Kafamızın ve kalbimizin içindekilerinin kelimelere dökebilecek hale gelebilenleri dilden dökülür, kelimelerin kifayetsiz kaldığı durumlarda ise susmak çok daha iyi bir seçenektir.
Bu tür durumlarda konuşmak yerine yazmak, içindekileri bir kağıda dökmek de tercih edilebilir, sen sus kalemin konuşsun misali. Ancak hem dilden hem de elden dökülmeyen kelimeler çoğunlukla insanın içine dert olarak oturur. Çünkü bazı kelimeler, cümleler vardır, öyle ya da böyle dışarı çıkmak zorundadır.
Gündüz boşluğu olmayan, iş yoğunluğu nedeniyle yazmaya uygun vakit bulamayan yazarların, daha uygun zaman dilimleri olan akşamın geç saatlerini, yazmak için kendine ayırmasıdır.
Kişinin eğitim hayatı süresince yaşadığı olaylardan hafızasında yer eden, bazen kişinin bizzat öznesi olduğu, bazen de sınıf arkadaşlarının başına gelen, kişide iz bırakan öğrencilik yıllarından kalma anılarıdır.
Özellikle sınıf buluşma günlerinde bu anılar karşılıklı havada uçuşur ve buluşmanın temel konusu olur. "Kimyacı laboratuvarda deney yaparken şöyle olmuştu", "fizikçinin sınavında kimse kalem oynatmamış, sınavı iptal ettirmiştik", "matematikçi ile iddiaya girmiş, hoca kaybedince hepimize gofret almıştı" gibi genelde gülerek anlatılan, kişide "hey gidi ne güzel günlerdi" dedirten anılardır.
Müzikte usta olan kişilerin orkestrası ile birlikte canlı canlı şarkılar, türküler söyleyerek, coşkulu bir ortam oluşturarak, dinleyiciyi mest etmesi, eğlendirmesi, keyifli anlar yaşatması durumudur.
Şuan star tv'de kuzeyin oğlu volkan konak programı bunu yerine getiriyor.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
21 yaşından itibaren düzenli iş hayatının içinde olan biri olarak, gençken hiç böyle bir korkunun içinde olmadım. Çalışmak, kendini iş düzeninin içinde kaybetmek, akşam pili bitmiş bir şekilde eve gelip, ertesi gün yine aynı düzenin içinde devam edecek gücü bulmak, benim için cesaret ve azim gerektirici bir durumdu. Üniversite çağında daha çok korktuğum şey ya atanamazsam yani o çalışan insanlar içerisinde olamazsam, Atansam bile doğuda çok zorlanır mıyım, yapabilir miyim, üstesinden gelebilir miyim korkusuydu. Korkunun ecele faydası yok, bu çarkın içersine girildi mi, insan üzerine düşen sorumlulukları yapacak gücü bazen zorlansa da öyle ya da böyle buluyor. İşini severek yapan kişiler için korku yerini, rahatlamaya bırakıyor.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |