Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Geçen zamanı iyi yönetemeyen ve elindeki süreyi doğru değerlendiremeyen insanların, yapmak istediklerini yapamamaları sonucu, günün sonunda hayıflanması durumudur. Normal zamanda geçmek bilmeyen zaman, özellikle zorlu ve mücadele gerektiren anlarda su gibi akıp gider, tutamazsınız. Daha yapacaklarım vardı, sürem yetmedi ki diyip, kendi yavaşlığımızı ve süreyi kontrol edemeyişimizin suçunu zamanın kendisine yükleriz. Halbuki zaman herkese gayet eşit ve ölçülü bir şekilde, hep aynı düzende, dünya var olduğu andan itibaren işlemeye devam ediyor. Zamanın akmayıp durması mümkün olmadığına göre, akan zamana ayak uydurup zamanla eşgüdümlü bir şekilde hareket etmeyi bilmek gerekir. Özellikle yaşlılık dönemini yaşayan büyükler geçen zamanla hesaplaşma içine girerler ve genelde bu hesaplaşmadan, zaman galip çıkar.
Kulaktan dolma, kesinliği belli olmayan, söyleyen kişiye göre taraflı olabilecek bilgilere itibar etmektense, kendi gözünün gördüğü, kendi kulağının duyduğu şeylere inanmayı tercih eden, çevresindeki kişilerin yönlendirmesiyle hareket etmeyecek kadar soğukkanlı kişilerin özelliğidir. Yapılması zor olandır zira çoğu kişi özellikle güvenilir olarak kabul ettiği kişilerden duyduklarını sorgusuz sualsiz kabul eder ve fevri çıkışlarda bulunur ve bunun neticesinde de çoğunlukla pişmanlık yaşar. Çünkü duyduklarımız çoğunlukla bize anlatanların anlatmak istedikleridir, doğruluk payı olduğu kadar yanlılık payı daha çoktur. En güzeli en güvenilir yakınımızdan bile duymuş olsak, doğruluğuna kendimiz emin olmadıkça harekete geçmemektir. Hoş bazen gördüklerimiz de görmek istediklerimizle sınırlı olabiliyor. Yani kendi gözümüzle gördüğümüzü bile kendimiz manipüle edebiliyorken, başkaları neler yapmaz.
Hayvanlar dünyasında da aynı insanlarda olduğu gibi ne hikayeler vardır kim bilir. Ancak konuşamadıkları, yazamadıkları ve ilgilenenleri, takip edenleri olmadığı için o hikayeler çoğunlukla yitip gidiyor, fark edilenler de böyle uzun yıllar boyunca dilden dile dolanıp, hayranlıkla karşılanıyor. Alaskadaki togo da çok meşhur bir köpekti.
Hno3 formülüne sahip kezzap, ilk kez büyük simyacı cabir bin hayyan tarafından kullanılmıştır. Yine cabir bin hayyan, bir hacim kezzap ile üç hacim tuz ruhunun karışımından oluşan kral suyu ya da altın suyunun, altını çözebildiğini keşfetmiştir. Oldukça korozif(aşındırıcı) inorganik bir asit olan kezzap aynı zamanda kuvvetli bir oksitleyicidir. Gübre yapımı, patlayıcı, barut ve havai fişek üretimi, metal endüstrisi, su arıtımı gibi pek çok alanda kullanılan bir kimyasaldır.
Gayet isabetli bir karar, zira mesleki çalışma adı altında somut, elle tutulur bir çalışma yapılıyor olsa, yüz yüze yapılmasına kimse itiraz etmez ancak bu bir hafta boyunca öğretmenlerin hergün okula gidip gelmesinin meslekî anlamda olumlu hiç bir katkısı olmayacaktır. Meslekte 16.yılım zaten bu seminer dönemi adı altındaki çalışmalar liselere sonradan getirildi, eskiden sene başı ve sene sonunda ortalama yükseltme ve sorumluluk sınavları yapılırdı, onlar kaldırılınca o dönemde öğretmenler okula gelmeye devam etsin diye ilköğretimlere uygulanan seminer dönemi ortaöğretimde de uygulanmaya başlandı. Ancak bu dönemlerin verimli geçtiği bir dönem daha görmedim. O yüzden daha çok mesleki çalışmaların işlevselliği tartışılmalı, yüz yüze ya da online olması değil.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
21 yaşından itibaren düzenli iş hayatının içinde olan biri olarak, gençken hiç böyle bir korkunun içinde olmadım. Çalışmak, kendini iş düzeninin içinde kaybetmek, akşam pili bitmiş bir şekilde eve gelip, ertesi gün yine aynı düzenin içinde devam edecek gücü bulmak, benim için cesaret ve azim gerektirici bir durumdu. Üniversite çağında daha çok korktuğum şey ya atanamazsam yani o çalışan insanlar içerisinde olamazsam, Atansam bile doğuda çok zorlanır mıyım, yapabilir miyim, üstesinden gelebilir miyim korkusuydu. Korkunun ecele faydası yok, bu çarkın içersine girildi mi, insan üzerine düşen sorumlulukları yapacak gücü bazen zorlansa da öyle ya da böyle buluyor. İşini severek yapan kişiler için korku yerini, rahatlamaya bırakıyor.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |