Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Özellikle ağzı iyi laf yapan, pazarlamacılar bu konuda öne çıkan kişilerdir. Dükkana girdiğinde almayı aklının ucundan bile geçirmediğin bir ürünü, dükkandan çıkarken elinde poşetle taşırken bulursun. Satış elemanı, Şöyle iyi ürün, böyle işe yarar der, aklına girer, o an almak mantıklı gelir, kanar ve alırsın. Şanslıysanız ürün gerçekten iyidir ve bu kaldırılmadan kârlı çıkarsınız. Şanssızsanız iki kullanmayla bozulur ve ben bunu almaya nasıl ikna oldum diyip, hayıflanır durursunuz.
İkna etme kabiliyeti özellikle sosyal ve insan ilişkileri kuvvetli kişilerde baskın bir özelliktir. Kişileri normalde kabul etmeyecekleri fikir ve davranışlara, kendilerince mantıklı bir kılıf uydurarak, yönlendirme yaparak, bu fikir ve davranışları yapar hale getirirler. Bu nedenle bu kişilere karşı uyanık olmak gerekir.
Eskiden bir denizcilik terimi olan, seyir ve sefer kelimelerinin birleşiminden oluşan seyrüsefer, günümüzde yaya olarak ya da bir taşıtla ulaşım halinde olmak, trafik şeklinde ifade edilir.
Masumlar apartmanı dizisinde safiye karakteri ile bu fobiyi daha yakından tanımış olduk. İşin kötüsü bu pandemi sürecinde evde kalınan sürelerin artması ve dışarıya çıkmanın kısıtlanması sebebiyle normalde böyle bir fobisi olmayan, ancak altta yatan psikolojik sorunların bu vesile ile üst yüzeye çıkması sonucu daha fazla kişi agorafobik hale gelmiş olabilir. Bu konuda ciddi bir araştırma gerekiyor.
Durumu anlamakta geç kalan insanlar için kullanılan ifadedir. Bazen saflıktan, bazen de o an olan biteni idrak edememekten -bazen kal gelir- kaynaklanır. İş işten geçtikten sonra duruma ayılsa bile olan olmuştur artık.
"Esen kal", "sağlıcakla", "yine görüşmek üzere" gibi daha anlam ve önemine uygun kelimelerle o günkü sohbeti sonlandırmak varken, "kendine iyi bak" benim de çok hoşlanmadığım ve kullanmadığım bir ifade.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
21 yaşından itibaren düzenli iş hayatının içinde olan biri olarak, gençken hiç böyle bir korkunun içinde olmadım. Çalışmak, kendini iş düzeninin içinde kaybetmek, akşam pili bitmiş bir şekilde eve gelip, ertesi gün yine aynı düzenin içinde devam edecek gücü bulmak, benim için cesaret ve azim gerektirici bir durumdu. Üniversite çağında daha çok korktuğum şey ya atanamazsam yani o çalışan insanlar içerisinde olamazsam, Atansam bile doğuda çok zorlanır mıyım, yapabilir miyim, üstesinden gelebilir miyim korkusuydu. Korkunun ecele faydası yok, bu çarkın içersine girildi mi, insan üzerine düşen sorumlulukları yapacak gücü bazen zorlansa da öyle ya da böyle buluyor. İşini severek yapan kişiler için korku yerini, rahatlamaya bırakıyor.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |