Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Zamanla kaybedilen, eski önemini yitiren, çoğu mazide kalmış olan hazırlıklardır. Bayram heyecanı denilen duygu çocuklukta kalbe yerleşir; bayramlık yeni kıyafetler, büyüklerin eli öpülünce yaşadıkları mutluluk, evin her zamankinden çok geleninin gideninin olması, her gelene öncelikle kolonya ve şeker ikramı, evin büyüklerinin yakında olmayanlardan gelecek olan telefonla bayram tebriği heyecanı vs. Anılarda kalan eski bayram alışkanlıklarından bazılarıydı. Nerde o eski bayramlar demeyeceğim, en azından eski bayramlara dair belleğimde anılar biriktirebilme şansına sahip olduğum için kendimi mutlu hissetmekle yetineceğim.
Bahar geldi, çiçeklerim çiçek açar, canlanır diye umut ederken, bir baktım birbirleriyle sözleşmiş gibi ayrı ayrı yaprak sarartmaya başladılar. Özellikle de kauçuk ve barış çiçeği. Ya çok su veriyorum ya da az su veriyorum, işte bunu tam çözemiyorum. Her çiçeğin su ihtiyacı farklı, susuzluk değil, çok su vermek çiçeklerin düşmanı, bildiğim hâlde uygulamakta zorluk çekiyorum. Hele ki bugün dallanıp, budaklanan, kontrolsüz büyüyen kalonşomun bir kökü topraktan çürümüş, fark eder etmez hemen karantinaya aldım, tüm dallarını budadım, suya koyup köklendirdim, çürüyen kökünü temizledim. Yine dal ve yaprak vereceğini düşündüğümden kelaynak gibi kalan kalonşomu tekrar yerine koydum, inşallah düşündüğüm gibi olur, sıfırdan tekrar çoğalır. Yalnız budadığım dallarından en az 5 saksılık kalonşo elde etmiş oldum. Evi kalonşolar ele geçirecek bu gidişle. Bir ara cam güzeli bu şekildeydi, sonra telgraf çiçeği, şimdi de kalonşo. Dönem dönem evi ele geçiren çiçek türüm değişiyor. Ancak hâlâ bu çiçeklerin dilinden tam anlamayı beceremediğim için kendime kızıyorum. Lâyık oldukları bakımı sağlayamıyorum galiba, çabalıyorum ancak yeterli gelmiyor yine de elimden geleni yapıyorum çünkü çiçekleri çok seviyorum.
Parasyte:the grey iki gün önce yayına giren netflix güney kore dizisi. 6 bölümlük, mini bir dizi. Son bölümü bugün izleyeceğim, ilk 5 bölümü bir çırpıda dün bitirdim. Bilim-kurgu severler için güzel olmuş. Japon animesinin uyarlaması ancak epey bir yorum katmışlar. Gökten zembille parazit topları düşüyor, artık kimin başına düşerse, onun beynini ele geçirip, canavara dönüştürüyor ve insan yemeye programlıyor. Amaç kendi türlerini koruyup, insan türünü yok etmek. Eksiklikleri yok değil ama yine de ortalama üstü bir dizi benim için, devamı gelir umarım, 6 bölümde kalmaz.
Herkes olaya kendi açısından bakınca, kendince haklı. Genç olup, yorgun ve hasta olup, hazır boş koltuk bulmuşken yerinden kalkmak istemeyen de olabilir ancak sırf otobüsleri gezmek için kullanan yaşlılar da var diye hepsini bu kategoriye de koymamak gerekir. Belki amcamız, teyzemiz hastane randevusuna gidiyor, belki torununu ziyarete gidiyor, yürüsün mü? Devlet böyle bir ulaşım hakkı verdiyse tabi ki kullanacak. O an uyuma numarası yapan gencin başındaki kendi anne-babası olsa aynı düşünür müydü acaba? Diye de soru sormadan edemiyorum. Ben öğrenciyken yer vermeye çalıştığımda, çoğu, ben zaten ineceğim, gerek yok evladım diyip, yalvar yakar oturturdum, yaklaşık 20 önceki yaşlılar öyleydi. Yeni jenarasyonu bilmem.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |