Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

emelkoca

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

2,642 entry 574 konu hiç puanı yok
02.05.2024 00:11 son işlem tarihi takip etme takip et

bu gün günlerden neydi sorunsalı

Hafta ortasının tatil olması durumunda, rutinin bozulması sonucunda oluşan kafa karışıklığı ile ertesi günü pazartesi sanma durumudur. Halbuki iki gün sonra haftasonu.

02.05.2024 00:01
  1. öss

    Hiç bir sınav kişinin hayatında girdiği son sınav değildir. İlk büyük çaplı sınav maceram ilkokul sonundaki 1993 yılında anadolu lisesine girebilmek için olandı, peşinden 1996 da ortaokul sonrasında liselere giriş sınavı, 1999 da üniversite sınavı, 2004 te üniversite bitti bu sefer kpss sınavı. Zaten hayatım boyunca iki kere girmek durumunda kaldığım tek sınav kpss ve ehliyet alırkenki direksiyon sınavı oldu. O yüzden insanın hayatında sınavlar bir kere başladı mı gerisi çorap söküğü gibi geliyor. Arada bir de kendi alanımda ekstradan aldığım eğitimlerin sınavları da oldu. 40'ıma yaklaşırken bundan sonra sırada hangi sınav var, bilmiyorum. Ancak formal ya da informal sınavların hiç bitmeyeceğini biliyorum.

     
  2. renkli kişilik

    Bulunduğu ortamda hemen fark edilen, çevresine neşe ve ışık saçan, daima gülümseyen, hayattan kopmuş insanları bile hayatın içine geri döndürebilecek derece yüksek enerjiye sahip olan, sadece kendi içinde renkli olmakla kalmayıp, çevresindeki insanları da siyah ya da beyaz olmaktan kurtarıp renklere bulayan, hayatlarını pozitif yönde eğlence ve aktivite odaklı geçiren, ancak tüm bu sayılanları yaparken yorulmak nedir bilmeyen, bilakis enerjisine enerji yükleyen kişiler için kullanılan ifadedir.

     
  3. kompozisyon köşesi

    Bu sene ben üniversite sınavına girecek olan öğrencilerden daha heyecanlı olduğumdan üniversite sınavı ve gençlerin gelecek planları üzerine bir şeyler söylemek istiyorum.

    Okul çağının sonlarına doğru yaklaşan her öğrenci, kendini popüler bir üniversitenin, popüler bir bölümünde okuyorken görme hayallerini kurar. Kimisi bu hayalini gerçekleştirebilirken kimininki hayal kurduğu ile kalır. Çünkü bu iş sadece hayal kurmakla olacak bir şey değildir. Aynı anda o kadar çok değişkenin bir arada olması gerekiyor ki, çok bilinmeyenli denklem gibi. İlk başta iş ailede başlıyor ve hatta ailede bitiyor. Daha çocuğuna istediği bölümü okuması için seçim hakkı tanımayan ebeveynler, çocuğun üzerinde 100 tonluk press makinesi gibi öyle bir baskı uyguluyorlar ki çocuk bu baskının altında ezilmekten bir şeyler başaracak mecâli kalmıyor. Alan seçiminden tutun, çocuğun çözeceği test kitaplarına, alacağı özel derslere, gideceği üniversite ve bölüme, akla gelecek her bir şeye karışan, tüm ipleri eline almış ebeveynler görüyoruz. Bu durumda istemsizce de olsa çocuğa acıyorum. Rahat Nefes alacak hâli kalmamış, şehir dışında bir yer kazansam da bu baskıdan kurtulsam gözüyle bakıyordur eminim. Şimdi bu tarz ebeveynlerin yanında, bir de tam zıt tüm yükü çocuğun omzuna yüklemiş, sıfır ilgi ve destek, her şeyi çocuğun halletmesini bekleyen anne babaların da en az diğer durum kadar doğru bir şey yapmadığını söyleyebiliriz. Doğru olan yaklaşım; ebeveynler, çocuğun kendi ilgi ve yetenekleri doğrultusunda kendi kararlarını almasını sağlarken, yanında oldukları, hangi kararı alırsa alsın destekleyecekleri duygusunu çocuğa hissettirip, güvende olduğunu bilmelerini sağlamalıdırlar. Çocuk, annem babam arkamda diyebilmelidir. Zaten günümüz gençleri internet ve sosyal medyanının da katkısıyla önündeki seçeneklerin gayet farkında. Zeka ve kapasite olarak da bizim nesilden daha ileri düzeydeler. Ancak en büyük handikapları ilgilerini bir alanda uzun süre yoğunlaştıramamaları, motivasyonlarının çok çabuk düşmesi ve teknojiye olan düşkünlükleri beklenenden az başarı elde etmelerine sebep oluyor. Eğer ki tüm değişkenleri kendi lehlerine çevirip, doğru hamleleri yaparlarsa çok parlak gelecekleri olduğuna inanıyorum. Sadece ayak bağlarından kurtulmaları ve ne istediklerini doğru analiz edip, o doğrultuda hedefe doğru ilerlemeleri gerekiyor.

    Biraz dağınık oldu, aslında bu konuda saatlerce konuşsam, yazsam söyleyeceklerim bitmez, ancak noktayı şu şekilde koyayım, günümüz gençleri işlenmeye hazır, saf pırlanta gibi, parıl parıl parlıyorlar, her birinin gözleri ışık saçıyor, yeter ki o ışığı, aile, arkadaş, okul, eğitim sistemi gibi çevresel faktörlerle söndürmeyelim, bilakis güçlendirerek doğru yerleri aydınlatmalarını sağlayalım.

     
  4. ıssız bir yere kaçmak

    İşlerden ve hayatın koşturmacasından çok bunalmış olan kişilerin bir kaç günlüğüne kafa dinleyecekleri bir yere giderek, insanlardan uzak, denize yakın ya da ormanlık alanlarda doğa ile baş başa kalıp, kendilerini doğanın huzur verici ortamına teslim edip, kendilerini rahatlatma ve negatifliklerden arındırıp, pozitifleştirme uğraşısıdır.

     
  5. kafayı çalıştırmak

    Yarın üniversite sınavına girecek olan gençlerin en üst seviyeden yapmaları gereken eylem.

    Evet her şey üniversiteden mezun olmayla bitmiyor, farkındayım ancak en azından bir şeylerin başlangıcı olabiliyor. Ben ülkenin en ücra köşesindeki en bilinmedik bölüm de olsa herkesin bir üniversite tozunu yutması gerektiğine inanlardanım. Belki eski kafa düşüncesi olarak gelebilir. Ancak her zaman açılan bir kapı, açılacak başka kapıların da habercisidir.