Türkiye'nin memur portalı

Baharın bir türlü yüzünü tam anlamıyla göstermemesi sonucu, mevsim normallerinin altında sayreden sıcaklılarla gelişen atmosferik olaydır. Yakın gelecekte Değişen iklim koşulları nedeniyle artık çok da yadırganacak bir durum olmaktan çıkacaktır; yazın ortasında kış, kışın ortasında yaz, sabah yaz havası, öğleden sonra kış havası, akşamına tekrar yaz, tabii bir de arada kaynayan bahar ayları.

#347d ve #347e sizi şikayet ettim zira bu sözlük böyle bir üslubu haketmiyor. Bir yıldır sözlükte yazarım, böyle çirkin sözlerden oluşan bir entry daha görmedim.

Emek olmadan yemek olmayacağını bilmesi gereken insan davranışıdır.ter dökülmeden, dirsek çürütülmeden, bedensel ya da zihinsel bir çabaya girilmeden, sadece oturduğun yerden birşeyler elde edebilmek kalıcı olarak mümkün değildir.

Sonra da ankara'da, market minübüsüne binen 80 yaşındaki teyze, minibüse binmek için gerekli olan en 50 tl lik alışverişi yapmadı diye münibüsten indirilir. Bugün de çok şükür başkalarının yerine utandık haberidir benim için.

Şahsi fikrim belli yaşın üstündeki büyüklerimizin, her ne şartta olursa olsun, eğer toplu ulaşımı tercih etmişlerse, sorun çıkartılmadan istedikleri gibi hareket edebilmeleri gerektiği yönündedir.

Eşler en başından, uyumlu, anlayışlı, benzer kafa yapısına sahip, sevmeyi ve saygı duymayı bilen kişiler olunca gayet de mümkün olan bir durumdur. Birinin eksiğini, öbürü kapatır; birinin fazlalığı, diğerinin gözüne batmaz; evlilik birbirini tamamlamaktır.

Mutlu evlilik İki kişi üzerine kuruludur, olur da üçüncü, dördüncü kişiler(aşkın meyveleri) dâhil olursa pastanın üstündeki çilek gibi olur, tadından yenmez. ancak çilek yoksa da pasta tek başına ayakta durabilmelidir ya da sırf üstünde çilek var diye sallantıda olan, tadı bozulan, ilk günkü tazeliğini koruyamayan bir pasta devrilmeyeceğim diye illa da ayakta kalmaya zorlanmamalıdır.

Mutlu evlilik biraz da şans işi olabilir, kimse mutsuz olacağını düşündüğü kişi ile bu Yola çıkmaz sanırım, ancak işler istendiği gibi gitmeyebilir. olabilir, ancak bu herkesin evliliğinin mutsuz olduğu anlamına gelmez. Allah herkesi mutlu olacağı kişi ile karşılaştırsın.

21 yaşından itibaren düzenli iş hayatının içinde olan biri olarak, gençken hiç böyle bir korkunun içinde olmadım. Çalışmak, kendini iş düzeninin içinde kaybetmek, akşam pili bitmiş bir şekilde eve gelip, ertesi gün yine aynı düzenin içinde devam edecek gücü bulmak, benim için cesaret ve azim gerektirici bir durumdu. Üniversite çağında daha çok korktuğum şey ya atanamazsam yani o çalışan insanlar içerisinde olamazsam, Atansam bile doğuda çok zorlanır mıyım, yapabilir miyim, üstesinden gelebilir miyim korkusuydu. Korkunun ecele faydası yok, bu çarkın içersine girildi mi, insan üzerine düşen sorumlulukları yapacak gücü bazen zorlansa da öyle ya da böyle buluyor. İşini severek yapan kişiler için korku yerini, rahatlamaya bırakıyor.