Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Çöp diye tabir ettiğimiz atıkların aslında çöp olmadığı, uygun şartlar altında tekrar işlem görerek yeniden ürüne dönüştürülmesini mümkün kılan, böylece hem büyük bir çevre sorununu ortadan kaldıran hem de ülke ekonomisine ciddi katkılar sağlayan bir uygulama.
Ancak geri dönüşümün başarılı olabilmesi için çevre konusunda bilinçli bir toplum ve devlet politakası gereklidir. Dünyada geri dönüşüm konusunda ilk sırada yer alan avusturya atıkların yüzde 63 ünü geri kazanabiliyor. Avusturyayı almanya, tayvan, mısır, singapur gibi ülkeler izliyor. İsveç ise diğer ülkelerden çöp satın alarak, bunları geri dönüştürüp ülkenin enerji ve ısınma ihtiyacını karşılıyor. ülkemizde geri dönüşüm oranı olarak, yüzde 7 gibi düşük bir değerle karşılaşıyoruz. Bu konuda kat etmemiz gereken daha çok yol var.
Birikmişliğin verdiği ağırlıktan dolayı Hem bedenen hem de ruhen iş yapabilecek takatin, gücün ve isteğin kalmaması, içindeki enerjinin belli bir süreliğinine minumum seviyeye inmesi durumu.
İki ya da üç kere bir hevesle kitabı eline alıp okumaya başlarsın ama bir türlü ilerleyemezsin, devam etmek içinden gelmez. Benim için bu başlık altında örnek vereceğim tek kitap, balzac'tan "vadidaki zambak". Hala yarım olarak kalmıştır. Halbuki yine balzac'tan "goriot baba"yı sabah okumaya başlayıp, gün kararmadan bitirmişliğim var. Yazarın dilini seviyorum demek ki. Konu sarmadı sanırım, dokumuz uyuşmadı, yarım kaldı. Belki bir gün bitiririm.
Karşı tarafı suçlamadan kendi duygu ve düşüncelerimizi karşımızdakine aktarmak ve yaşanan durumun bizde tam olarak ne hissettirdiğini onun da hissetmesini sağlamaktır.
Yürek yüreğe iletişim de diyebileceğimiz Ben dili ile kurulan iletişim daha sağlıklı ve anlayışlıdır, kişiler arasında yakınlaşmayı arttırır, anlaşmazlıkları azaltır.
Örneğin, derslere girmemen beni üzüyor, istediğin bölümü kazanamamandan korkuyorum.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
21 yaşından itibaren düzenli iş hayatının içinde olan biri olarak, gençken hiç böyle bir korkunun içinde olmadım. Çalışmak, kendini iş düzeninin içinde kaybetmek, akşam pili bitmiş bir şekilde eve gelip, ertesi gün yine aynı düzenin içinde devam edecek gücü bulmak, benim için cesaret ve azim gerektirici bir durumdu. Üniversite çağında daha çok korktuğum şey ya atanamazsam yani o çalışan insanlar içerisinde olamazsam, Atansam bile doğuda çok zorlanır mıyım, yapabilir miyim, üstesinden gelebilir miyim korkusuydu. Korkunun ecele faydası yok, bu çarkın içersine girildi mi, insan üzerine düşen sorumlulukları yapacak gücü bazen zorlansa da öyle ya da böyle buluyor. İşini severek yapan kişiler için korku yerini, rahatlamaya bırakıyor.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |