Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Söylenecek sözü olan, yazmaya hevesi kalan, alışkanlıklarından kolay vazgeçemeyen, kaleminin mürekkebi hiç kurumayacak olan yazar kişisi, istediği zaman yazmaya devam edecektir.
Öğrencilik ve öğretmenlik hayatım boyunca kalemle ilişiğini hiç kesmemiş biri olarak, en değer verdiğim eşyaların başında gelir uçlu kalemler. Bastırarak yazma alışkanlığımdan dolayı 0,5 uçla yıldızım hiç barışmadı. 0,9 tercihim olmakla birlikte 0,7 yi de yaygın olarak kullanırım. İnce uç, özellikle benim gibi yazısı güzel olanları daha güzel yazmaya teşvik etse de, kalın uçlar daha kullanışlıdır. Zaten üniversite öğrenciliğinden sonra, hızlı yazı yazmaktan, güzel yazı diye birşey kalmıyor.
İçinde bulunduğu ortamda gerçekleşen olaylara kayıtsız ve ilgisiz kalmak, kendi dünyasında yaşamak; iyiye iyi, kötüye kötü, haklıya haklı, haksıza haksız diyememek.
Sanat, spor, zeka gibi alanlarda yaşıtlarına göre daha ileri düzeyde olduğu ve bariz bir yeteneğe sahip olarak doğduğu fark edilen ve bu yeteneği geliştirmeye müsait olan çocuklar için kullanılan ifadedir.
Küçük yaşta satranç oynayabilen, enstrüman çalabilen, jimnastik gibi bedensel aktivitelerde kabiliyeti olan çocukların bu kabiliyetini keşfedecek ortamlarda bulunmaları ve bu kabiliyetin açığa çıkabilmesi konusunda, aileye ve çevrelerindeki kişilere büyük görev düşüyor. Çünkü çoğu çocuk, sahip oldukları yetenekler keşfedilmeden, yeteneği körelerek hayatına devam ediyor.
Tlc kanalı en çok izlediğim kanaldır. Özellikle bu kanaldaki, ev yenileme(tarık ve cristina ile rüya gibi evler, ya sev ya sat), ilk senelerde alaska evleri, sonraki dönemlerde kumsal evleri, göl evleri, yabancı ülkelere taşınanların o ülkedeki ev bulma süreçlerini gösteren, ağır yaşamlar gibi sağlık sorunlarına değinen ilgi çekici programları zevkle izliyorum.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
21 yaşından itibaren düzenli iş hayatının içinde olan biri olarak, gençken hiç böyle bir korkunun içinde olmadım. Çalışmak, kendini iş düzeninin içinde kaybetmek, akşam pili bitmiş bir şekilde eve gelip, ertesi gün yine aynı düzenin içinde devam edecek gücü bulmak, benim için cesaret ve azim gerektirici bir durumdu. Üniversite çağında daha çok korktuğum şey ya atanamazsam yani o çalışan insanlar içerisinde olamazsam, Atansam bile doğuda çok zorlanır mıyım, yapabilir miyim, üstesinden gelebilir miyim korkusuydu. Korkunun ecele faydası yok, bu çarkın içersine girildi mi, insan üzerine düşen sorumlulukları yapacak gücü bazen zorlansa da öyle ya da böyle buluyor. İşini severek yapan kişiler için korku yerini, rahatlamaya bırakıyor.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |