Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
emelkocaBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Özellikle uzun süreliğine aç kalma durumunda ortaya çıkan, beynin ihtiyacı olan glukozu karşılayamaması sonucu, el ve ayaklarda titreme hissi, baş dönmesi, mide bulantısı, nefes alıp vermede zorlanma gibi belirtilerle ortaya çıkan sağlık sorunudur.
Özellikle otobüs gibi kapalı ve havasız alanlarda başıma geldi mi kendimi otobüsten dışarı atmamak için çok zor tutuyorum, varacağım yere kadar direnmekte zorlanıyorum. Çantama hep bu tür ani şeker düşmeleri için tatlı birşeyler koyacağım der, unuturum.
Benim çiçeklerim bulunduğu yeri mi sevmiyor yoksa suyunu mu iyi ayarlayamıyorum yoksa fazla sevgimle mi boğuyorum bilemiyorum ancak bir türlü kendimce gereken tüm şartları sağladığım halde, çiçeklerimde istediğim büyüme ve gelişimi göremiyorum.
Yeni dal hatta yeni yaprak çıktı mı o gün kutlama yapıyorum. Çeşit çeşit çiçeklerim var, her gün kontrol ediyorum durumlarını. ancak içlerinde en kıymetli olan peygamber kılıcım. Annem verdiği için gözüm gibi bakıyorum. Ancak yerini sevmedi gibi geliyor. Hatta bugün toprağını yenilemeyi ve daha büyük bir saksıya geçirmeyi planlıyorum.
16 yıldır meb de öğretmenim, müfredat ve eğitim sisteminde sürekli büyük ya da küçük ölçekli değişiklikler yapılıyor. ancak şuana kadar hiç bir değişiklikte öğretmenlerin fikrinin alındığını görmedim ya da bir kesim öğretmenlerlerin fikri alınıp -ki ben o kesimden hiç olmadım- öğretmenlerin de fikri alındı şeklinde lanse edildiğini gördüm.
Ve aynı şekilde öğrencilerin ders seçme mevzusu kredili sistemde kaldı sanırım. Seçmeli ders statüsünde gözüken çoğu ders, aslında zorunlu ders. Öğrencinin ders seçtiği de yok zaten. Okul idaresi öğrencinin yerine okul ve öğretmen şartlarını gözeterek o işi hallediyor. İşin içinde olmayan çoğu insan, bu derslerin ana ders mi zorunlu ders mi olduğunu ayırt edemez.
1. | ramazanaksoy | |
2. | Mustafa1652 | |
3. | engineer_0666 | |
4. | cilginturk71 |
Takip edilen yazar yok. |
21 yaşından itibaren düzenli iş hayatının içinde olan biri olarak, gençken hiç böyle bir korkunun içinde olmadım. Çalışmak, kendini iş düzeninin içinde kaybetmek, akşam pili bitmiş bir şekilde eve gelip, ertesi gün yine aynı düzenin içinde devam edecek gücü bulmak, benim için cesaret ve azim gerektirici bir durumdu. Üniversite çağında daha çok korktuğum şey ya atanamazsam yani o çalışan insanlar içerisinde olamazsam, Atansam bile doğuda çok zorlanır mıyım, yapabilir miyim, üstesinden gelebilir miyim korkusuydu. Korkunun ecele faydası yok, bu çarkın içersine girildi mi, insan üzerine düşen sorumlulukları yapacak gücü bazen zorlansa da öyle ya da böyle buluyor. İşini severek yapan kişiler için korku yerini, rahatlamaya bırakıyor.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |