Türkiye'nin memur portalı

Oturum aç Oturum aç Üye ol Üye ol Parolamı unuttum Parolamı unuttum

emelkoca

Bu üye Yazar

Bu üyenin profil sayfasına git

2,642 entry 574 konu 110 puan
02.05.2024 00:11 son işlem tarihi takip etme takip et

sessiz kalmak

Yapabilene alkış tutmak gerekir.

01.05.2024 10:56
  1. sevilen radyo kanalları

    Radyo dinleme alışkanlığım olmamakla birlikte geçende tv de kumandadan yanlış tuşa basıp, tesadüf eseri "45'lik" radyo kanalına denk geldim, barış manço'dan "hemşerim memleket nire" şarkısı çalıyordu, dinlemeyeli kaç yıl oldu bilmiyorum. Nostalji canım çektiğinde Arada açarım bu kanalı diye düşündüm.

     
  2. komik duruma düşmek

    Herkesin espri anlayışı ve düzeyi birbirinden farklıdır. Kimisinin sinirlendiği ya da üzüldüğü bir mevzu kimisine komik de gelebilir. O yüzden "kime göre, neye göre komik" diye sormak lazım. Bazıları dünyaya, dalga geçmek için gelmiş gibi herşeye güler. Temsil misal geçen sene 11.sınıflara yaptığım yazılı sonuçlarını okuyorum, 15 puan almış öğrenciye, öğrencinin kendisi de dahil, tüm sınıf gülüyor, halbuki meslekteki ilk zamanlarımda zayıf not aldım diye ağlayan öğrenciler vardı, komik desen komik değil, bunda gülecek ne var? Aynı şekilde yolda düşen insanı görünce, bir yerine bir şey oldu mu diye endişe duymak yerine, gülmek çok abes bir durumdur. Komik sanılan durumun aslında komik olmadığı durumlarda gülmek sinir bozucu bir durumdur.

     
  3. süslü laflar kullanmak

    Lafın süslüsü nasıldır bilmiyorum ancak söylenmesi istenen her ne ise lafı dolandırmadan, allayıp pullamadan, amacından saptırmadan direkt söylenmesi en uygunudur. gereksiz laf kalabalıklığı kafa karıştırmaktan başka işe yaramaz, sâde ve doğrudan anlatım dilini tercih ederim.

     
  4. tanımlanamayacak tanıma tanım yapmaya çalışmak

    Benim bildiğim birin sıfıra bölümü (1/0), tanımsızdır. Bunun dışında tanımsız bir şey var mıdır? Herşey tanımlanabilir, imkânsız değildir.

     
  5. olgunluk yaşı

    Kimileri "İçindeki çocuğu öldürme" öğüdünü çok ciddiye almış olmalı ki yetişkin çağda bile çocuk gibi davranıp, kararlar alabiliyor. Bir gün 24 saat, bir ay 30 gün, bir yıl 365 gün. Hepimiz için süre aynı şekilde ilerliyor ancak kimisi bir günde on yıllık tecrübe katarken ömrüne, kimisi on yılda bir günlük tecrübe edinemez. Nasıl ikisini aynı kefeye koyabiliriz? Nicelik, nitelik farkı olgunlukta çok ağır basar.