![]() Türkiye'nin memur portalı |
|
![]() |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
||||||
|
||||||||
mezarından kendisi için tasarlanmış olan 3 adet sandalet çıkarılmış ve uzmanlar bu sandaletleri incelemişler.
sandaletlerde altın varak şeklinde süslemeler var ve aynı zamanda küçük mavi boncuklarla sandaleti süslemişler.
tabi yaklaşık 3000 yılda sandaletlerin tabanları neredeyse tamamen erimiş.
sandaletlerin ayaktan çıkmaması için ekstradan özel bantlar yapılmış.
mumyası incelenmiş ve ayaklarında doğuştan bazı anomaliler ve eksiklikler tespit edilmiş.
ayrıca ölü doğan iki küçük kızının mumyalarına da ulaşılmış.
iyi şimdi bak ne gördüm.
üzeri işlemeli tahtını gösteriyorlar.
sırt kısmında kraliyet resmi, tahtın her iki yanında kolların olduğu yerde iki vahşi kedigil oturuyor.
Hani şu bizim çatalhöyükteki kybele ilan ettiğimiz tahtında oturan kadın figüründe olduğu gibi.
evet bir yerlerden hatırladığımı biliyordum zaten.
anne babası genetik incelemede çok çok yakın akraba çıkmış.
kendisi anomalili doğmuş.
çocukları ölü doğmuş.
zayıf gen aktarımının trajik yan etkileriyle uğraşıp durmuşlar.
kendilerinin tanrıların soyunda geldiklerine inanıyorlarmış.
tanrılar derken neyi kastetmişler o kısmı anlamadım.
eski usul değirmenleri gören olmuştur.
bizde değirmenler ağırlıklı olarak su değirmenleriydi.
Anadolu'da hiç yel değirmeni görmedim ya da bilmiyorum.
bizdeki değirmenler küçücüktü.
su kenarlarında kurulu olurdu.
değirmenci olmaz herkes kendi tahılını götürür kendi öğütürdü.
suyun şiddetli akması gerekiyor ve değirmenin altında bulunan ahşap çarkı döndürmesi gerekiyor.
genelde rutubet ve tahıl kokan değirmenlerle ilgili bizim oralarda korkutucu hikayeler anlatılırdı.
niyesini bilmiyorum.
cin, peri, görünmeyen varlıklarla ilgili hikayeler.
Yani oralar tekinsiz oralara gitmeyin uyarısı.
zaten oraların hep böyle bir karanlık kasvetli havası olurdu.
belki tenha olduğu için ya da kuytu akarsu kenarlarında olduğu için...
gece uykularım kaçıyor, rüyalarımda sabaha kadar sürüdeki kayıpları arıyorum demişti.
sislerin içinde, kayalıklarda, yalçın zirvelerde...
sürüler yaylalarda ya da arazide ise çobanlar hep tetikte, hep tedirgin, hep uyanık olmak zorunda.
Hem vahşi yaşama karşı hem de tabiat olaylarına karşı tedbirli olmak zorunda.
Çobanların kaderinde
sürekli yalnız olmak, tabiatın içinde olmak ama insani sıkıntılardan da uzak olmak var.
aslında bir yönüyle de keyifli denebilir.
| 1. | ![]() |
yazman47 |
| 2. | ![]() |
Seval88 |
| 3. | ![]() |
semraa-91 |
| 4. | ![]() |
KenaAn MuTLu |
| 5. | ![]() |
burgulukalpler |
| 6. | ![]() |
BALYOZ1960 |
| Takip edilen yazar yok. |
| İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2025 MN Yazılım |
