yeni bir içerik izledim.
vücudun yağla kaplıyken eline ateşi almak gibi bir tanımlama yapılmış.
nefis terbiyesi ahlakın temeli olarak belirlendiği için ve nefsin dizginlenemez şahlanışının ibadetin çokluğuyla da meydana gelebileceğini ileri sürdükleri için
bile isteye diğer insanlar üzerinde negatif bir algı oluşturma daha doğrusu pozitif bir imajla egoyu tatmin etme durumundan kaçma gibi bir mantık güdüyorlarmış.
daha açık örneklemişler.
yaptıkları iyilikler, hayır işleri ve ibadetlerle ulaştıkları "hal" nedeniyle ve mertebe duygusuyla
havaya girmemek ve böbürlenmemek için
kıldan ince kılıçtan keskin bir yolda ilerleyerek
hiç de öyle değilmiş gibi yaşamaya çalışıyorlarmış.
bizim anlayabileceğimiz gibi özetleyecek olursak:
ibadeti de hayır hasenatı da gizli yapıp gözlerden uzak tutuyorlarmış.
gruplaşmamışlar, kendilerine isim vermemişler, toplumdan ayrışmamışlar, yazıp çizmemişler, öğreti haline gelmemişler, kimseye bir şey dayatmamışlar, kendi tarzlarını başkalarına önermemişler, ekole dönüşmemişler, değişik giyinmemişler, deneyimlerini çok da dillendirmemişler.
haaa bir amaçları var mıymış ?
varmış.
ayrıca bu konulara kafa yormayız biz birbirimizi nerede görsek zaten tanırız kafasındalarmış.
buna rağmen bir şekilde bu insanlara melami ismi verilmiş, bir öğreti gibi dilden dile durumları anlatılmış.
demek ki kaçış yok, her hali, her durumu, her dönem didikleyen birileri var işte.