Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Anladığım kadarıyla Yozgat'ta istihdam olanakları sınırlı olduğundan ve geçinmek zor olduğundan Yozgat ili, özellikle Avusturya'ya, Hollanda'ya çok göç vermiş.
Bu nedenle oralarda birikim yapıp memleketlerinde mülk alanlar nedeniyle yabancıya en çok gayrimenkul satışı yapılan il olarak anılıyor.
Çünkü arazi, ev satın alanlar çifte vatandaş.
Gelenler memleketlerine yatırım yapmayı pek tercih etmemiş.
Bir de insan toplulukları anlamında çok çeşitlilik olmadığından bunu tolere edebilecek bir yapısı
bulunmuyor. Sanırım belli bir dönemden sonra kozmopolit yapısını kaybetmiş.
illere üniversite yapılması esnafı bir nebze rahatlatsa da kalıcı bir çözüm gibi görünmüyor.
üretim olanaklarının arttırılması en mantıklısı ama ısrarla bunun tercih edilmemesi şeye bağlı: bir bölgede siyasete girenler zaten o bölgenin eli ağzına gidebilen ileri gelenleri oluyor. Dolayısıyla rekabet yaratmak istemiyor bir nevi tekelleşmek istiyorlar. Olanaklarının ellerinden gideceğini falan düşünüyorlar herhalde. Her fabrika sahibinin, toptancının, ileri gelen esnafın bir ayağı da siyasi partilerin içinde. Malum partiler de parayla dönüyor falan filan.
Bu nedenle halihazırdaki sistemi korumak isteyen mekanizma bunu üretimi arttırarak değil insan nüfusunu şu ya da bu şekilde belli bölgelere çekerek, sevk ederek ileriye dönük planlar yapıyor.
Şuraya şu kadar nüfus yerleştiririz. Buraya ulaşım sağlarız. Hatta şuraya küçük bir dere kondurabiliriz. Yok bu o değildi, neyse...
Kendisi patatese benzeyen, tadı ve pişmiş görüntüsü bal kabağına kimi türlerinde ise kestaneye benzeyen damak tadımıza uymayan bir sebze. Patatesin amcaoğlu bile değil bence.
Besleyiciymiş ve protein zenginiymiş.
Bizde yemeklere pek katılmıyor ve haşlanarak tüketiliyor.
Kızartarak tüketin, çok lezzetli oluyor diyenler de var.
Her mesleğin tehlikeleri ve riskleri var.
Atıyorum çiftçisin: Ölçmedin biçmedin zirai ilacı bastın sebzenin gözüne. Millet zehirlendi. Hadi buyur. Aldın bir sürü fidan, hepsi afedersin piç çıktı hiçbiri meyve vermedi, aylarca bekledin.
Şarkıcısın diyelim: saplantılı bir manyak kafayı sana taktı. Sürekli takip edip tehdit ediyor. Buyur bakalım. Ya da oradan buradan sürekli küfür hakaret yiyorsun.
Avukatsın diyelim: Es salatu vesselamu aleyke... Konuya hiç girmiyorum.
Hayvan çiftliğin var diyelim: Vurdu bir salgın hastalık hepsi telef oldu. Daha kredi borçları duruyordu oysa Buyur.
Bankacısın: Hesaplarda bir hata yap bak ne oluyor.
Öğretmen: Sadece öğrenciler değil veliler de işin bir parçası olduğundan zor bir meslek.
Astronot: Gidip de dönmemek, dönüp de görmemek var.
.
.
.
Karides ve yosun türleriyle beslenen flamingolar karideslerde bulunan ve onlara rengini veren karotenoidler nedeniyle pembe-turuncu renk alıyorlar.
allı turna ismini almaları ve üzerlerindeki göz alıcı renge kavuşmaları pigmentler sayesinde. Bu da yedikleri karideslerden kaynaklanıyor. Aksi halde renkleri beyaz olacakmış.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
bakalım nasıl tanımlanmış ?
Gurur: "kişinin, sahip olduğunu düşündüğü şeylerle, yine sadece kendi kendini oyalaması " olarak tanımlanmış.
Kibir: "Kişinin kendini büyük, başkalarını küçük görmesi. "olarak tanımlanmış.
arada küçük bir fark var.
birinde kendi kendine sevinme
diğerinde başkalarıyla kıyaslama durumu var.
atalarla övünme
ait olduğu sosyal grubun kalabalıklığıyla övünme
statüyle övünme
malının çokluğuyla övünme
çocukların sayısıyla, çocukların başarısıyla övünme
üstsoyun başarılarıyla övünme
gibi örnekler sayılıp dökülmüş.
Konuyla ilgili olarak
Hucurat suresi 13. ayet ile ilgili uyarı yapılmış.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |