Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Evdeki imkanlarımızla bitkilerimiz için hazırlayabileceğimiz gübredir.
Kahve telvesi: ölçülü kullanmak kaydıyla asitli toprak seven bitkiler için doğal bir gübre de kahve telvesidir. ziyan etmeyin. sulandırarak bitkilere uygulayın.
Muz kabuğu: potasyum ve fosfor bakımından zengindir. Rondodan geçirip gübre yapabilirsiniz.
Yumurta kabuğu: bitkileri çürümeye karşı korur ve besler. Doğal gübredirler. Kurutup toz haline getirin ve bitkilerin altına serpin.
odun külü: doğal pestisittir. meyve ağaçlarında olgunlaşmayı sağlar. toprağın ph değerini arttırmak için önerilmez. kimyasal uygulanmış ( vernik vs. ) ahşap külü kullanılmamalıdır.
Haşladığınız sebzelerin suyu: Patates vs. gibi özellikle nişastalı olan haşladığınız sebzelerin suyunu dökmeyin, soğutun. Kaynatırken tencerinin kapağını kapalı tutun. çiçeklerinizi besleyici bu suyla sulayın.
Elma sirkesi: sulandırılmış elma sirkesi püskürtmek bitkileriniz için doğal pestisit etkisi gösterir.
En önemlilerinden biri de yağmur suyu. Mümkünse biriktirdiğiniz yağmur suyuyla çiçeklerinizi sulayın.
Çok eskilerden , büyüklerimizden duyduğum bir efsaneyi buraya not düşeyim.
Yaylalarımızda kalma süresi bellidir.
bu süre dolunca insanlar hayvanlarını da toparlar, aşağıya köylerine göç ederlermiş.
Kesinlikle kışı yaylada geçirmezlermiş.
Mayıs ortalarında yaylaya doğru başlayan göç 4-5 ay sonrasında sonbaharda tersine dönermiş.
efsaneye göre ( Ki şahit olan büyüklerim de var ) eğer bu süre geçirilir ve orada kalınırsa.
Korkunç bir gürültüyle yaylayı aşağı doğru süren bir güçten bahsediliyor.
Adını "yelkovan" koymuşlar.
Ürken hayvanlar sahiplerini dinlemeyerek korkuyla dağlardan aşağı doğru tüm güçleriyle koşmaya
başlıyorlarmış.
Uğultulu bir rüzgar sesi bütün vadiyi dolduruyormuş ama fırtına falan olmuyormuş.
Önüne geleni süpürüp atan bir şiddeti ve gürültüsü varmış.
ne olduğunu hiçbir zaman açıklamadılar.
Bana kalırsa daha yükseklerde düşen çığ gürültleri ya da dağlardan zamanla aşınan, ufalanan kayaların gürültüleri olabilir. Belki yer altındaki hareketliliktir. Çünkü maden suları çıkan, kaplıcalar bulunan bölgeler var.
bize sadece: " bu dağların gerçek sahipleri var, süreyi doldurduğumuz zaman bizi burada istemiyorlar" diyorlardı. :)
barış özcan'ın canlı olarak yayınladığı tarihi anlar. ülkemizdeki kanallar konuya pek fazla ilgi göstermediler.
uzay aracının adının anlamı " azim "
ilk fotoğraflar da gelmeye başlamış.
o değil de fotokapan gibi objektife bakan bir canlının anlık görüntüsü yüreğime indirirdi kesinlikle.
özetle: iklim analizleri, fosil araştırmaları, topoğrafya çalışmaları, su araştırmaları, yüzey altı araştırmaları, canlı araştırması, organik bileşenler araştırması... yapılacakmış.
dün tarihi bir an gerçekleşti. takip etmemiz gerekiyor.
Birkaç ingilizce deyimi paylaşacağım başlık. Doğrudan çevrilmeye çalışılınca çoğunluğu anlaşılamıyor. Deyim olarak bilinen söz kalıpları.
Hit the books----İneklemek
Hit the sack-----kafayı vurup yatmak
twist someone's arm-------ağzından girip burnundan çıkmak
lose your touch------- beceriyi kaybetmek/eskisi kadar iyi olamamak
sit tight-------sabırlı olmak
pitch in------katkıda bulunmak
face the music--------yüzleşmek, ceremeyi çekmek
Blow off steam-----deşarj olmak, içini dökmek
cut to the chase------sadede gelmek
up in the air--------belirsiz olmak
on the ball-----------uyanık olmak
break a leg--------iyi şanslar
call it a day---------bir eylemi sonlandırmak
cutting corners----------kestirmeden gitmek
hang in there---------vazgeçme
miss the boat--------- çok geç
pull yourself together------sakin ol
no pain, no gain-----------istediğin için uğraş vermelisin
under the weather----------hasta olmak
a piece of cake---------çocuk oyuncağı
as cold as stone--------buz gibi
better late than never-----geç olsun güç olmasın
break the ice----------havayı yumuşatmak
burn bridges-----------köprüleri yıkmak
cut the mustard------iyi iş çıkarmak
eat like a bird----------kuş kadar yemek
Acı bir tecrübe sonucunda tarafımca öğrenilmek zorunda kalınan dikiş türüdür.
Terzilikte kumaşın tarazlanmasını yani kenarlarından iplik verip kaçmasını önlemek için yapılan seyrek ve çapraz dikiş olarak tanımlanmış.
Bir tür teyelleme de denilebilir.
Fransızcadan dilimize geçmiş.
Dokumada iyiymişiz ama kumaş mevzusu malumunuz sanayi devrimi ile birlikte Avrupalıların ilgi alanı haline gelmiş.
Belki o yüzden terzilik terimlerini de Avrupa'dan aldık.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
birincisi fotoğraf istiyoruz.
İkincisi düz kadife eminim daha güzel olmuştur.
Umarım siyah kadifedir ama öbürleri de güzel olur.
Üçüncüsü kadifeye en çok gümüş ya da altın ( sırma, işleme, sutaşı, metal vs. ) yakışır.
tabi koyu renkse
yaşlandım,
benim için hala korkulan bir şey.
işimde gücümde olamam.
iş icat etmem lazım.
orada ve burada.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |