Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Faydacılık olarak adlandırılan dünya görüşü.
Sınırlarını ve kapsamını, zamanla anlam değiştirip değiştirmediğini merak ettiğim düşünce akımı.
Pragmatistler düşünceyi doğurduğu eyleme göre nitelendiriyorlarmış.
Yani pratikte hiçbir faydası olmayan düşünceyi benimsemiyorlar.
Faydadan ne anladıklarını merak ettim şimdi biraz daha bakayım.
Acaba bir kısım insanın faydası mı, bütün insanlığın faydası mı yoksa insan, hayvan, bitki tüm kainatın faydası mı dikkate alınmış?
Eğer ilki geçerliyse bunun adı başka bir şey oluyor aslında.
İngiltere kaynaklı bir düşünce sistemiyken daha sonra Amerikan düşünce sistemi olarak bilinmeye başlamış.
Okuduklarımdan anladığım kadarıyla her türlü düşünceyi, yöntemi, yolu ele alıp inceliyorlar. kendileri açısından fayda-zarar tartımı yapıyorlar. Kendilerine faydası olmayan düşünceleri terk edip faydalanacakları düşünceleri benimsiyorlar. Yani düşünceler mağazasındaki raflardan istedikleri düşünceyi seçip alıyorlar. bunu yaparken de uzun vadeli düşündüklerini sanmıyorum. Çünkü kısa vadede faydalı şeyle uzun vadede can yakar. Zarar gibi görünen kararlarsa uzun vadede faydaya dönüşebilir.
Bilinen hikayesinin bir çöplükte başlamış olduğu söylenen elmas.
Karat bazında dünyanın en büyük elmaslarından biri olarak kabul ediliyor.
86 karat ve 17.5 gram ağırlığında. işlenmiş haliyle bir su damlasına benziyor.
İlk gördüğümde çok küçüktüm ve "bu kadar tantana bunun için miydi?" diye düşünmüştüm.
Çok daha büyük, en azından elma şekeri kadar büyük olduğunu hayal etmiştim. :)
Çocuk aklım onu kırmızı cam gibi bir elma olarak algılamıştı.
1669 yılında Eğrikapı çöplüğünde bulunduğu söyleniyor. Nasıl olur da sahibi ortaya çıkmaz anlamak mümkün değil! Ayrıca ham haliyle büyük paralara elden ele değiştiği boyunlara gerdanlık olarak takıldığı iddiası da hiç gerçekçi değil. Hikayeyi neresinden tutsan elinde kalıyor aslında. O kadar uçuk bir hikayesi olduğunu düşünmüyorum.
"Ham elmas nasıl görünüyor?" diye baktım da batıklardan çıkan külçe camlardan hatta bazıları parlak kömür parçalarından ayırt edilemeyecek görünümde.
Teknolojinin bu kadar ilerlediği bir dönemde elmasın takı olarak bu kadar ederinin olması da ayrı bir bilinmez.
İmitasyonuyla gerçeğini ayırmak neredeyse imkansız.
insanların evlerinde şıkır şıkır avizeler vardı bir dönem. Aslında taşlı avizeler fena da değildi. Ne güzel ışığı kırıp rengarenk yapıyorlardı. Tek tek oturup tozlarını alma derdini saymazsak. :) Ne yapalım dünyanın derdi bitmiyor.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
bakalım nasıl tanımlanmış ?
Gurur: "kişinin, sahip olduğunu düşündüğü şeylerle, yine sadece kendi kendini oyalaması " olarak tanımlanmış.
Kibir: "Kişinin kendini büyük, başkalarını küçük görmesi. "olarak tanımlanmış.
arada küçük bir fark var.
birinde kendi kendine sevinme
diğerinde başkalarıyla kıyaslama durumu var.
atalarla övünme
ait olduğu sosyal grubun kalabalıklığıyla övünme
statüyle övünme
malının çokluğuyla övünme
çocukların sayısıyla, çocukların başarısıyla övünme
üstsoyun başarılarıyla övünme
gibi örnekler sayılıp dökülmüş.
Konuyla ilgili olarak
Hucurat suresi 13. ayet ile ilgili uyarı yapılmış.
birincisi fotoğraf istiyoruz.
İkincisi düz kadife eminim daha güzel olmuştur.
Umarım siyah kadifedir ama öbürleri de güzel olur.
Üçüncüsü kadifeye en çok gümüş ya da altın ( sırma, işleme, sutaşı, metal vs. ) yakışır.
tabi koyu renkse
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |