Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
sabahları yatak toplamak aptalca bir şeymiş.
dünyanın en gereksiz işiymiş.
zaten bozacağın şeyi niye toparlamaya çalışıyormuşsun.
ayrıca bir yerden bir bilgi buldu getirdi:
yatakları toplayınca içinde bakteri virüs oluyormuş havalanınca daha sağlıklıymış.
Ben yüzde bir milyon ikna olmak üzereyim.
hatta diyorum
hepsini kaldırıp atsam da
birer keçe mi atsam yere , odalarına
" daha sağlıklı ve organik ürün, terletmez, kir ve mikrop tutmaz, yazın serin kışın sıcak olur" deyip.
hırdavatçıya gittik, dolap askıları için ölçüye uygun askı borusu, aparatı falan arıyoruz.
bir tane gösterdi.
aramızda tartışıyoruz.
bu taşır mı, taşımaz mı, uyar mı, uymaz mı.
adam birden sinirlendi
vaaz verir gibi:
Ne yapacaksınız o kadar elbiseyi ? dedi.
durdum,
sanane yahu sesi midemden boğazıma doğru yükseldi
sonra başka bir ses : Adam sizi alışveriş bağımlısı zannediyor, dedi.
sustum, bir şey demedim. :)
Dayı dolap senin bildiğin gibi değil, küçük bir dolap, o yüzden elbiseler de ağır geliyor haliyle diyemedim.
Hadi size iygünleeeeerrrr deyip çıktım.
nasıl olsa kimse beni tanımıyor.
kınasa da kimi kınadığını bilmeyecek.
coğrafyaya aşırı meraklıyım.
yine bir gün yakın bir geçmişte haritaları kurcalıyorum.
çöllere takılıp kalıyorum.
çöllerin üzerinden geçiyorum, vahalara bakıyorum, oradaki canlıları düşünüyorum.
sonra kendi kendime düşünmeye başladım:
Bu çöl bölgeleri neden böyle ki ?
Yani bilimsel olarak evet çeşitli sebepler var
aşırı otlatma, yangınlar, ağaçların kesilmesi, tuzlanma, erozyon, iklim vs. de
buralar cezalandırılmış mı ?
buradaki canlılar mahrum,
ot yok, çayır çimen yok...
buraların böyle olması adeta yaratıcının kanunu gibi olmuş.
evet en utanç verici bölüme geliyorum.
artık istese de geri dönmez herhalde, buralar yeşermez, buralara ne yapabilir ki, buralar böyle kalır, gibi
buralara ne yapabilir ki , buralara ne yapabilir ki ? ...
saçma sapan cahil bir düşünce geçti zihnimden.
abartmıyorum üzerinden çok fazla zaman geçmedi, bir iki gün diyelim.
bir haber düştü:
dünyada hiç yağış almayan atacama çölü çiçeklerle bezendi diye. baktım çölün tamamı çiçek tarlası gibi.
" yooo hiç de öyle değil, istesem her istediğimi yaparım "
cevabı verir gibi.
nasıl olmuş diye baktım: Uzmanlar açıklama yapıyor. Aşılayan rüzgarlar tohumları taşıdı vs. diye açıklamışlar.
önce donup kalmış habere bakmıştım, sonra utançtan ağlamıştım.
yemek yemeyi çok seven, boğazına düşkün
daha kaba tabirle
işkembesine düşkün insan demekmiş.
yani ilk bakışta şike yapanları seven kişi gibi duruyor ama öyle değilmiş.
birileri de akşamları abur cubur yerken bana böyle saydırsa da psikolojik baskı altında kalsam keşke.
aloe veranın kolunu bacağını kırmaya devam ediyor.
o kırdıkça ben kesiyorum, ben kestikçe o başka dalını kırıyor , çiçek kırıldıkça göbeğinden yeni sürgünler çıkarmaya çalışıyor.
bir de şöyle bir huyu var: Ben ortalarda yokken ilgilenmiyor ben çiçekleri sevmeye başlayınca kulakları geriye yatıyor, gözleri kısılıyor, tüyleri kabarıyor, buna bir haller oluyor
bu böyle olmayacak.
dolabın üzerini gözüme kestirdim.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
birincisi fotoğraf istiyoruz.
İkincisi düz kadife eminim daha güzel olmuştur.
Umarım siyah kadifedir ama öbürleri de güzel olur.
Üçüncüsü kadifeye en çok gümüş ya da altın ( sırma, işleme, sutaşı, metal vs. ) yakışır.
tabi koyu renkse
yaşlandım,
benim için hala korkulan bir şey.
işimde gücümde olamam.
iş icat etmem lazım.
orada ve burada.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |