Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Diyorlar ki: Beyin insan farkında olmadan bilgileri toplar, analiz eder, belli sonuçlara ulaşır.
Siz farkında olmadan tedbirini alır, olayları birleştirebilir. Bunu bilinçli yanınız yapmayabilir.
Sonra onları toparlayıp bir senaryoya dönüştürüp rüya olarak karşınıza dökebilir diyorlar.
Ben uzmanların yalancısıyım.
Herkesin rüyası kendine özgü kendi yaşam döngüsüyle ilgili çoğunlukla.
Yine de bütün bunlar haberci rüyaları açıklamaya yetmiyor bence.
Bir de çevresel koşullar rüyalara sızabiliyor. Bu da su götürmeyen bir gerçek.
Üstün açık kaldı, üşüdün.
Akşam çok yemek yedin, yattın uyudun.
Ağır yan etkisi olan bir ilaç içtin. ( Mesela mide ilaçları falan )
Kabuslar görmeye hazır ol.
Haramidere yakınlarında bir belediye otobüsünde, genç erkek bir lise talebesi, bağırarak, kendisine pandik atan yaşlı adamı ifşa eder.
" Bak amca yaşlısın dedik ses çıkarmadık deminden beri ... elliyorsun sonu çok kötü olacak."
Demem odur ki kimsenin ses çıkarmadığını fark eden eli ayağı durmayan tipleri durdurmanın tek yolu onları anında ifşa etmek, onlara sıcağı sıcağına tepki göstermektir.
En güzel kitapların en güzel paragraflarını soru olarak seçtikleri içindir.
Bu da bir taktik galiba.
Sonuçta sınava odaklanmak zorundasın ama paragrafın bağlamı seni sınavdan koparacak kadar güçlü.
Ya montaigne denemeleri sorarlar, ya Salah Birsel, Ya başka bir etkileyici yazı.
Aklın soruda kalır ama daha çözülecek bir sürü soru var.
Olsun sırada belki güzel bir şiir vardır, bir halk türküsü ya da öykü.
Aklıma bir film sahnesi geldi.
Bir cerrah, savaşın ve kargaşanın tam ortasında, çatışmaların, ölümlerin, yoksunluğun en şiddetli anında ıslık çalarak beyin ameliyatını tamamlamaya çalışıyor. Testereyle hastanın kafatasını düzgün bir şekilde açıyor.
Edebiyat sevgisi de böyle bir şey olabilir.
Her türlü olumsuz koşula rağmen, dünyanın bir türlü düzelmeyen saçmalıklarına rağmen, arada kaçar sessiz bir köşede bir kitaba, dergiye, bir filme sığınırsın. eleştirmeye lüzum yok. Hepsi bu.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
bakalım nasıl tanımlanmış ?
Gurur: "kişinin, sahip olduğunu düşündüğü şeylerle, yine sadece kendi kendini oyalaması " olarak tanımlanmış.
Kibir: "Kişinin kendini büyük, başkalarını küçük görmesi. "olarak tanımlanmış.
arada küçük bir fark var.
birinde kendi kendine sevinme
diğerinde başkalarıyla kıyaslama durumu var.
atalarla övünme
ait olduğu sosyal grubun kalabalıklığıyla övünme
statüyle övünme
malının çokluğuyla övünme
çocukların sayısıyla, çocukların başarısıyla övünme
üstsoyun başarılarıyla övünme
gibi örnekler sayılıp dökülmüş.
Konuyla ilgili olarak
Hucurat suresi 13. ayet ile ilgili uyarı yapılmış.
birincisi fotoğraf istiyoruz.
İkincisi düz kadife eminim daha güzel olmuştur.
Umarım siyah kadifedir ama öbürleri de güzel olur.
Üçüncüsü kadifeye en çok gümüş ya da altın ( sırma, işleme, sutaşı, metal vs. ) yakışır.
tabi koyu renkse
yaşlandım,
benim için hala korkulan bir şey.
işimde gücümde olamam.
iş icat etmem lazım.
orada ve burada.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |