Türkiye'nin memur portalı

elektronik eşya üreticisi grundig'in reklamlarında slogan olarak kullanılan cümle.

bu cümleyi tartışmaya açmak gerek.

dönüşümün evlerden önce başlayacağı tonla yer sayabilirim.

doğaya karışabilen ürünler satıldı da almadık mı ?

Fabrikalar, sermaye sahiplerinin kafası, siyasiler, bürokratlar, para kokusu alınan yerler...

kümese tıkılmış hayatlarıyla ayakta kalmaya çalışan tüketim zincirinin son halkasına abanan abanana.

fiyatı bu kadar yükseldikten sonra gündeme gelir mi acaba diye merak ettiğim konu.

Bildiğim kadarıyla zaten ülkemizde yabancı ülke menşeili çaylar da tüketiliyor.

Galiba seylan çayı ya da asya kökenli başka çaylar tam olarak bilmiyorum.

çok şaşırdım ve internete ben de baktım.

gerçekten de erkek bir deve ile dişi bir lamadan ortak bir yavru elde etmeyi başarmışlar.

bu durumda lamalar yüksek coğrafyalarda yaşayan bir tür deve mi oluyor?

Biraz bakındım evet develerle akrabaymışlar.

Neyse videoyu izlemeye devam ediyorum.

Lamalar ve koyunlar And dağlarında sürüler halinde ( hem de bol miktarda ) dolaşıyorlar.

ortak özellikleri hepsinin kalın kürklere sahip olması.

Yalnız And dağları her ne kadar yüksek olsa da çok fazla soğuk olmuyor.

Enlem etkisinden mi acaba bilemedim. ( Ekvator ülkesi için geçerli )

Himalayalar kadar soğuk olmadığını belirtmişler.

Oğuzhan lamaları boynu birazcık daha uzun koyunlara benzetti.

Aslında onun gördüğü muhtemelen alpakalardı.

Onlar koyuna daha çok benzeyen bir tür ama onlar da devegillerdenmiş yani koyun değil develerle akrabalar.

and dağlarına özgü bir de geyik türü varmış. Hatta kuzey ve güney olarak ikiye ayrılıyorlarmış.

Yerliler bu geyik türüne "yama" diyor galiba.

son olarak yine yerli halkın tükettiği koka bitkisi yaprakları ile yapılan bir tür cezerye benzeri tatlıları var. nefes açıcı ve biraz zencefili andıran acımtrak ve fazlaca enerji veren bir ürünmüş.

Dağa tırmanırken yanlarına bunu alıyorlarmış. Dağ tutmasına karşı önlem olarak.

bizim dağlarda vücut dengelensin diye dağ soğanı yenir mesela.

Onu da bölgenin eskileri bilir.

Nerelerde yetiştiğini yani.

genellikle dağın kuytu, su gözesi olan taşlık bölgelerinde yetişir.

Bir de şeyi fark ettim:

Hiçbir evin bacasından duman çıkmıyor.

Ateş yakma ihtiyacı hissetmiyorlar.

Ayrıca orman kıyımı ekvator'da da can yakıcı seviyeye ulaşmış belli ki sürekli şiddetli heyelanlar oluyor.

toprak volkanik araziye benziyor ve sürekli aşağıya doğru kayıyor.

pişmemiş hatta yoğurulmamış kek malzemesi gibi daha doğrusu bir kaba konulmuş un tepesi gibi dağılıp gidiyor arazi.

bu cümleyi nasıl doğruladım ?

Oldukça önemli bir konuda bilgi almam gereken bir görevlinin sırıtarak hiç bir şey yapamayacağımı söyleyip evrağı salladığı an.

Acaba bunlar kaç kişi ?

diye düşündüm.

kaç kişi böyle kabak tarlasında serpilir gibi yayılıyor ?

taşmadığına göre fazla sorun olmaz gibime geldi.

böyle durumlar için süt taşı almak şart.

camdan ya da seramikten üretilen süt taşları riski sıfıra indirir.