![]() Türkiye'nin memur portalı |
|
![]() |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
||||||
|
||||||||
akşam saat 7 civarı.
önümüzden tek sıra halinde geçtiler.
tam olarak 8 adet.
tabi ben şoku atlatmaya çalışıyorum.
kamera kamera diye bağırıyorlar.
ne kamerası... ağzım açık geçişi izliyorum.
en öndeki kocaman ve yukarı kıvrık dişleri var.
sondakiler eşit boyda, ne çok küçük ne çok büyük.
o değil de ben bunlarla 70 80 derecelik açıyla ormanlık alanda karşılaşsaydım acaba ne yapacaktım ?
bir homurtu var bir homurtu var acaba kuruntu mu yapıyoruz ?
Ne kuruntusu be.
her tarafı eşelemişler. toprağın altındaki kökleri yumruları yemişler.
toynaklarıyla su etrafındaki bataklık bölgeyi çiğnemişler, keçi toynağı gibi ama daha büyük.
Bu dayılar burnumuzun dibinde biz bahçe toprağının peşinde.
ne bileyim bilemiyorum verilmiş sadaka mı diyelim, paylaşılan habitat mı diyelim.
sürekli kullanılır, sürekli tekrar edilir, sürekli iz bırakır.
kenarında, han, çeşme, köprü, mezarlık, mescit vardır.
çünkü yolcu: su, dua, güven ister.
yol kenarı: gerçek insan, gerçek ihtiyaç, gerçek hikaye barındırır.
bu nedenle yol kenarı tarihçi için arşivden kimi zaman daha dürüsttür.
mezarlar neden hep yolların üzerinde ?
herkes dua etsin, hafıza kaybolmasın, buradan biz de geçtik demek için.
iyi bir arkeolog önce yolu bulur. sonra sağına soluna bakar.
30 ila 300 metre yakınında yerleşim yeri vardır.
çok yakın değildir çünkü risklidir.
çok uzak değildir çünkü erişim gerekir.
bu mesafe: hayat mesafesi
| 1. | ![]() |
yazman47 |
| 2. | ![]() |
Seval88 |
| 3. | ![]() |
semraa-91 |
| 4. | ![]() |
KenaAn MuTLu |
| 5. | ![]() |
burgulukalpler |
| 6. | ![]() |
BALYOZ1960 |
| Takip edilen yazar yok. |
her iki yeri de ziyaret ettik.
çok küçükmüş yaşları, ne olmuştu ki ? diye sordum.
birini gösterdi: apandisit, dedi. Zamanında anlayıp doktora götüremediler.
diğeri ?
Gıda zehirlenmesi...
Dünya hakkında biraz fikir sahibi olup aceleyle geçip gittiler.
biri dokuz diğeri on iki yaşında.
ulu çama bakıyorum.
Ben çocukken genç bir karaçamdı.
o zaman altında oturup dua etmek için bir de briket taşı vardı diye hatırlıyorum.
O kadar ıssız, asude.
Şimdi çam, ulu bir ağaca dönüşmüş.
bak size söylüyorum benim yerim burası, dedim.
Saçmalama be dediler.
Seni buraya kadar taşıyamayız.
Hııı o zaman ben de sıkı bir diyetle zargana gibi olurum bir yolunu mutlaka bulmaya çalışırım.
mezarları Temizledik.
Bir baş tarafta bir de ayak tarafında kara taştan işaret taşları var.
Başka hiçbir şey yok, isim yok tarih yok...
Tam olması gerektiği gibi, tam istediği gibi diye düşündüm.
elindeki bastonuyla gösteriyordu: Beni buraya gömün, tam şuraya dedenin ayaklığına.
Zaten küçücüktü. Küçücük bir mesafe.
dedi ki: Kapının önüne çam dikilmez, ev virane kalır.
Ne mantıksız bir şey niye böyle acaba ? diye düşündüm.
Bak görmüyor musun o evi, deyip işaret etti.
Virane işte.
Kapısında kocaman bir çam ağacı.
Belki çam kolay yanan bir ağaçtır. Risklidir diye o zamanlar öyle söylemişler.
Mesela tutsam çok uzaklardan bir okaliptüs getirsem ona da uğursuz mu diyecekler ?
Demeyecekler çünkü pek de tanıdıkları bir ağaç değil.
| İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2025 MN Yazılım |
