Türkiye'nin memur portalı

katharsisi takip ediyordum ama Gökhan çınar'ın bu programından haberim yoktu.

Evi çok güzel hazırlamışlar, insanların hayalindeki cennetten bir köşe gibi.

ama konular çok yakıcı...

Bazılarını basından takip edip tam kavrayamadığımız konuları ince ince işlemişler.

insan insana neler neler yapıyor.

inanılmaz hikayeler.

insanı yakıp kavuruyor.

aşamalı olarak,

kademe kademe

günün anlam ve önemine bağlı olarak dün radyolarda da dönem eserleri çalınıyordu.

olmaz ilaç sine i sad pareme

çare bulunmaz bilirim yareme

baksa tabiban ı cihan çareme

çare bulunmaz bilirim yareme

kast ediyor tir i müjen canıma

gözleri en son girecek kanıma

şerh edemem halimi cananıma

çare bulunmaz bilirim yareme

sonra televizyondaki programlar aklıma geldi.

belli bir yaşa kadar yüzlerindeki kederli ifadeyle okudukları bu şarkıları belli bir yaştan sonra daha olgun bir gülümsemeyle okuduklarını fark etmiştim.

dönemin ruhu, her şarkıya başka bir bakış açısı da getiriyor.

yapısalcı analize göre: cupid'in aşk oklarıyla vurulmuş bu arkadaşı müzeye kaldırmışlar. yalnız cupid kızılötesi

ışınlar yayan bir silah kullanıyormuş artık silahını geliştirmişmiş.

müzede sergilendiği için doğal olarak hareket edemiyor.

müzenin adı: aşk ( kızılötesi yaralı müzesi )

çok garip yine bu eristen bahsediliyor.

bu sefer gökyüzündeki eristen yani virüsten falan değil.

ezoterik bilgiler paylaşılıyor.

aklıma şu geliyor.

bu paylaşılan şeyler tarih boyunca biriktirilen bir takım veriler, çıkarımlar, istatistikler her ne ise

ama doğru ama yanlış kadim bazı bilgi ve ona göre tavır alma durumları.

bizdeki araştırmacılar sahaya görece geç girse de hızla bazı şeyleri toparlamışlar.

şimdi konu şuraya geliyor:

tavuk mu yumurtadan çıkıyor, yumurta mı tavuktan ?

doğal olarak horozu işin içine karıştırmadan şöyle ilerleyelim.

bu verileri değerlendiren yeryüzündeki tüm odaklar benzer davranış kalıpları geliştirdiği için mi beklenenler oluyor yoksa beklenenler olacağı için mi bu davranış kalıpları gelişiyor ?

yoksa her ikisi birden mi gelişiyor ?

evet yolumuz bu alanda açık, gökyüzü buradan ilerlemeye müsait, enerjiler bu yönde elverişli, buradan saldıralım mı diyorlar

eğer öyle ise ki öyle olma olasılığı var.

bu durumda çok daha derin, akıl dışı, manipülatif, insanları yerden yere vuran, kötücül bazı odakların ve istemsizce onlara tabi olan başka odakların durmadan toplum mühendisliği yapmaya çalıştığı tuhaf bir durum çağlar boyunca devam ediyor demektir.

eğer öyle değilse ve bu istatistiklere bazı tabiat değişimleri de giriyorsa kaderin çarklarının nasıl işlediği konusunda küçük de olsa bazı ipuçları bir şekilde uğraşıla uğraşıla elde edilebilmiş midir ?

kafam iyice allak bullak oldu.

bunu oturup aslında ezoterikçilerle enine boyuna konuşmak onlarla sohbet etmek lazım.

çünkü tüm dünyayı manipüle edebilecek kadar yaygın ve açık bir sistem haline getirirlerse işi zaten kendini gerçekleştiren kehanet gibi garip bir durum ortaya çıkacaktır ister istemez