Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
Bilindiği kadarıyla Türkiye'de hiç dinozor iskeletine rastlanmamış.
Bunun açıklaması şu şekildeymiş: Yeryüzünde dinozorların yaşadığı dönemde ( Mezozoik zamanın, kretase dönemi ) Anadolu'nun tethys ( Tetis ) denizinin tabanında kaldığı tespit edilmiş. Bu nedenle Anadolu'nun ortasında bile su canlılarının fosillerine rastlamanın mümkün olduğu belirtiliyor.
Yaklaşık 245 milyon yıl önce bütün kıtalar birleşikmiş. Gondvana ( Pangea ) ismi verilen bir ana kara, doğusunda kümelenmiş adalar topluluğu ve bu karaları çevreleyen Pantalassa adı verilen büyük bir okyanustan ibaretmiş.
Ortak isim olarak hepsine birden dinozor adını verdiğimiz canlılar da Gondvana ve Lavrasya adı verilen büyük ve yaşama elverişli ana karalar üzerinde yaşıyormuş.
2000 li yıllarda kırıkkale'de bir fosil bulunmuş ve dinozor olabileceği düşünülmüş.
Fakat fosil senozoik zamanın , oligosen dönemine ait gergedanı andıran bir kara memelisi olduğu tespit edilmiş. ( 6 metre uzunluğunda ve 20 ton ağırlığında ) Adı: Baluchitherium ( Baluşiteryum )
Sadece fosil olarak bulunan bazı kalıntılar var. Bunlardan biri 1999 yılında Kastamonu- Devrekani-Beyler Barajı çevresinde Prof. Dr. Cemal Tunoğlu tarafından bulunan Mosazor fosili ( Dev timsah )
Bursa-Gümüşpınar-Burmu Kömür işletmelerinde Chalichoterium ( Kalikotiryum ) adlı omurgalı kalıntıları bulunmuş.
Aynı kalıntılardan Kütahya - Seyitömer linyit yataklarında da bulunmuş. Bahsi geçen bu hayvan Goril görünüşlü, 3 metre yüksekliğinde, otobur bir hayvanmış.
Mersin-Tarsus-Nacarlı köyünde, kum ocağında da bazı fosil kalıntıları bulunmuş fakat ne oldukları konusu netlik kazanmamış.
Kars Arkeoloji müzesinde sergilenen tirinazor gurubundan bir canlının ayak bilek kemiği , Kars-Akyaka İlçesi-Demirkent köyünde 1989 yılında yapılan bir kazıda çıkarılmış.
Afrika'ya özgü bir fare türü.
Diğer memelilerde görülmeyen bir özellikleri var.
Sırt derilerinin % 60 ını döküp değiştirebiliyorlar.
Hasar görmüş dokularını tamamen yenileyebiliyorlar.
kabuklu , böcek, sürüngen ve amfibilerde bu özellik yaygın fakat memelilerde böyle bir özellik yok.
Araştırmacılar rejenerasyon sürecini yöneten genetik devreleri ve moleküler mekanizmaları çözmeyi hedefliyorlarmış.
Bilim insanları hasarlı dokuları yenileme yeteneği veren swiçlerin insanlarda da açık hale getirilebileceğini düşünüyorlar.
son 15 yıllık süreçte rejeneratif ( onarıcı ) tıbbın büyük ilerleme kaydettiği belirtilmiş.
Araştırmaların özellike yanık tedavisinde büyük ilerlemeler sağlayabileceği belirtiliyor.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
bakalım nasıl tanımlanmış ?
Gurur: "kişinin, sahip olduğunu düşündüğü şeylerle, yine sadece kendi kendini oyalaması " olarak tanımlanmış.
Kibir: "Kişinin kendini büyük, başkalarını küçük görmesi. "olarak tanımlanmış.
arada küçük bir fark var.
birinde kendi kendine sevinme
diğerinde başkalarıyla kıyaslama durumu var.
atalarla övünme
ait olduğu sosyal grubun kalabalıklığıyla övünme
statüyle övünme
malının çokluğuyla övünme
çocukların sayısıyla, çocukların başarısıyla övünme
üstsoyun başarılarıyla övünme
gibi örnekler sayılıp dökülmüş.
Konuyla ilgili olarak
Hucurat suresi 13. ayet ile ilgili uyarı yapılmış.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |