Türkiye'nin memur portalı |
Oturum aç Üye ol Parolamı unuttum |
dermessBu üye YazarBu üyenin profil sayfasına git |
|
|||||||
|
şeker ihtiva ettiğinden, içindeki sıvı oranı çok düşük olduğu için,
içinde hidrojen peroksit bulunduğu için,
kendine özgü bir asit içerdiği için binlerce yıl beklese bile bozulmayacak olan gıda maddesidir.
Bal türleri ( Türkiye'de üretilen ) :
Çam balı
çiçek balı
kestane balı
kekik balı
narenciye ( anavarza ) balı
ayçiçek balı
ıhlamur balı
lavanta balı
akasya balı
hayıt balı
karabaş otu balı
karabuğday balı
keçiboynuzu balı
Keven ( geven ) balı
Meşe balı
püren balı.
aldığınız balın hakiki olup olmadığını basit yöntemlerle nasıl anlarsınız ?
Bunun cevabı basit yöntemlerle hakiki balı kolay kolay anlayamayacağınızdır.
Gerçek bal zamanla bekledikçe şekerlenir. Kabın altında şekerlenen kısımları görebilirsiniz.
Buzdolabında bekleyen gerçek bal yaklaşık bir ay sonunda şekerlenip donarak tereyağı kıvamına gelebilir. Gerçek bal kesinlikle donar sahte bal ise donmaz. Yalnız her hakiki balın donmadığını da unutmamak gerekiyor.
Renkten anlayamayabilirsiniz. Sahte bal üreticileri çeşitli katkı maddeleriyle gerçek bal görünümü verebiliyorlarmış. Kıvam konusu da aynı şekilde. Ilık suda çevirerek altıgen şekline bakmak da çözüm değilmiş.
En sağlıklı yöntem balı köyünüzden , bildiğiniz , tanıdığınız, şurubu arıya fazla basmayan akrabalardan almak.
Ya da yaşam alanlarına uzak bir bölgeden kovan temin etmek ya da kirasını ödemek vs.
Benim kriterim ise metabolizmam. Gerçek bal yediğim zaman korkunç şeyler yaşıyorum. Ellerim titremeye başlıyor, karın ağrısı , huzursuzluk, gerginlik ne ararsan var. Baldan uzak duruyorum.
Bir yöntem de bala lazer ışığı tutulmasıymış. Lazer ne kadar sapma yapıyorsa o derecede katkılı olduğu belirtiliyor. Gerçek balın ışığı çok az kıracağı belirtiliyor. ( Samsun Fen lisesi öğrencisi iki kızımız İlayda Zengin, tuğçe şahin yıllar önce bunu kanıtlamayı başarmış, araştırın bakın :) )
Antisosyal kişilik bozukluğu ( ASKB ) olarak isim verilen kişilik bozukluğu .
Duygudurum körlüğü olarak da tanımlanıyor.
Temel sebep olarak çocukluk travmaları ve sevgisizlik gösteriliyor. Travma esnasında bir tür savunma mekanizması gelişiyor ve bu durum ömür boyu iyileşmiyormuş.
bir psikopatla bir sosyopatı birbirinden ayıran özellikler semptom farklılığıymış.
Psikopati daha ağır bir bozuklukmuş. Sosyopatiden farklı olarak ahlaka aykırı davranışları da ihtiva ediyormuş.
Anti sosyal kişilik bozukluğunun bir kişilik bozukluğu olduğunun, akıl hastalığı olmadığının altı çizilmiş.
Dünya nüfusunun yaklaşık %4 ü bu kişilik yapısını taşıyormuş.
seri katillerin neredeyse tamamı sosyopat.
ortalamanın üzerinde bir zekaya sahip oldukları ve sonuca giden her yolu mübah saydıkları için konum sahibi olan sosyopatlar tam bir duygusal körlük sergileyebilirler.
"çocukluk ve ergenlik çağından başlayarak yaşam boyu diğer insanların hakları ile ilgili daimi bir umursamazlık ve ihlal seyri" olarak devam ediyormuş.
Empati yokluğu
Merhametsizlik
suçluluk duygusu hissetmeme
küçük yaşta hayvanlara karşı saldırganlık
yalan söylemede ve hırsızlıkta ısrar
saldırganca ve şiddetli davranış, kavgaya karışma eğilimi
Sürekli sinirlilik, endişe ve moral bozukluğu hissetme
Alkol ve uyuşturucu bağımlılığı
başlıca belirtileriymiş.
Tanı ölçütleri:
Mükerreren göz altına alınmayı gerektiren fiilleri işlemek suretiyle belirlenmiş, hukuka uygun davranışları tespit eden sosyal kurallara uymamak,
Mükerreren yalan söylemek, takma isimler kullanmak veya kişisel çıkar veya zevk için diğer insanları kandırmak fiilleri ile belirlenen hilekârlık,
Fevrilik (anî tepki gösterme) veya ileriyi (geleceği) plânlayamamak,
Mükerrer fizikî dövüşmeler ve saldırılar ile belirlenen sinirlilik ve saldırganlık,
Kendisinin veya başkalarının emniyetine yönelik ihmali (tedbirsiz) umursamazlık,
Tutarlı iş davranışını devam ettirme (aynı işte uzun süre çalışma) veya parasal yükümlülüklerini yerine getirmede sürekli başarısızlık ve sorumsuzluk,
Başka bir kimseye zarar verme, kötü davranma veya malını çalma konusunda umursamazlık veya bu fiilleri mantıklılaştırma merhametsizliği.
Gerçek sosyopatlar durumlarının farkında olamazmış.
Farsça : Qashqai olarak çevrilmiş.
Kaşkaylar Güneydoğu iran'da, Şiraz çevresinde yaşayan göçebe türk halkı. İran'da yaşayan yörükler olarak da tanımlanabilirler.
Azerbaycanlılardan sonra İran'daki en kalabalık türk topluluğu. dilleri de Azerbaycan diline yakın.
Yazı şiraz yaylalarında kışı ise Basra körfezi ovalarında geçiriyorlar.
Kaşkayca konuşuyorlar. Farsçayı da biliyorlar.
Yaşadıkları bölge Zagros dağlarının etekleri olarak tanımlanmış.
Kadınları doğal boyalarla boyadıkları koyun yünleriyle halı dokuma konusunda ustalar. Olağanüstü dokumaları var.
Erkekleri hayvancılık ve at binme konusunda uzmanlaşmışlar. Kendine özgü bir şapka takıyorlar.
Kadınlar büyük şehirlerde yaşamadıkları için çador giymiyorlar.
Kendi geleneksel rengarenk giysilerini giyiyorlar.
Bozlak ve uzun havaları Gaziantep barak havalarıyla neredeyse aynıymış.
kendileri ile ilgili bir belgesel de çekilmiş.
Mezar taşlarında kayı işareti olan IYI işareti var.
İran'da kaşkaylar dışında Azerbaycan Türkleri, Halaçlar, türkmenler, sungurlar, horasan türkleri, ebiverdiler, kazaklar ve özbekler de yaşıyormuş.
youtube.com/watch?v=7qRd766upeU&ab_channel=KaşkayıTürkleri
TDK sözlüğünde "Bugün olan, bugüne ait" olarak tanımlanmış. "Aktüel" şeklinde, yabancı karşılığı da eklenmiş.
kafama takılan ise "gün-cel" kelimesinin nasıl türetildiği. çünkü normalde "gün-sel" ya da "gün-lük", "gün-den" şeklinde türetilmesi gerekiyordu.
Güncel kelimesindeki "c" harfi kaynaştırma harfi değil çünkü Türkçemizde 4 adet " n, s, y, ş " kaynaştırma harfimiz var.
O zaman geriye tek seçenek kalıyor. "cel" yapım eki olarak araştırmak.
Önce isimden isim türeten eklere bakıyoruz.
"-lik, -lık, -luk,-lük" ekleriyle karşılaşıyoruz.
Orman-lık, şeker-lik, kül-lük ya da bizim kelimemiz olsaydı gün-lük gibi.
daha sonra "-sal, -sel" ekleri var.
Günümüzde yaygın olarak kullanılan bir ek.
Birey-sel, çizgi-sel, gelenek-sel gibi.
"gün-sel" kelimesi, kulağa çok uygun gelmese de kullanılabilirmiş.
"-cil, -cıl, -çıl, -çil,-çul, -cul, -cül" ekleri var mesela ama ısrarla taradım içlerinde -cel eki yok. Bizim kök kelimemize bu eklerden biri eklenseydi "güncül" şeklinde bir türemiş kelimemiz olacaktı.
ev-cil, ölüm-cül, ben-cil gibi örnekleri de sıralanmış.
Aşağıya doğru yapım eklerini tarıyorum:
İsimden fiil türeten yapım eklerine geçilmiş ki "güncel" kelimesinde böyle bir durum yok.
" -al , -el " yapım ekleri var. Yön-el, dar-al gibi örnekleri yazılmış.
Biraz daha aşağıya iniyorum ve "-l" yapım eki ile karşılaşıyorum.
Buna da bakınca hep ünlü harfle biten kök kelimelere eklendiğini görüyoruz. bu da isimden fiil türeten bir ek.
Örnek: Doğru-l, kısa-l, ince-l gibi...
Bütün bu ekleri inceledikten sonra "güncel" kelimesinin sonradan türetilmiş ve Türkçe kurallarına uygun türetilmemiş bir kelime olduğunu düşünüyoruz ister istemez.
" Filmlerde sık sık kullanıldığına göre yakın zamanda hayatımızın içine girmesi de olasıdır. "
denilebilecek konu.
Bulut atlası filminde, Valerian filminde sıkça görmüştük.
Mekanlar, evlerin içi, çarşı - pazar sürekli değiştirilebilen ortamlara dönüştürülüyor. Duvarlar,
manzara, mekan tamamen sanal olarak tasarlanabiliyor.
1. | yazman47 | |
2. | Seval88 | |
3. | semraa-91 | |
4. | KenaAn MuTLu | |
5. | burgulukalpler | |
6. | BALYOZ1960 |
Takip edilen yazar yok. |
birincisi fotoğraf istiyoruz.
İkincisi düz kadife eminim daha güzel olmuştur.
Umarım siyah kadifedir ama öbürleri de güzel olur.
Üçüncüsü kadifeye en çok gümüş ya da altın ( sırma, işleme, sutaşı, metal vs. ) yakışır.
tabi koyu renkse
yaşlandım,
benim için hala korkulan bir şey.
işimde gücümde olamam.
iş icat etmem lazım.
orada ve burada.
İletişim | Künye | Reklam | Sitene ekle © 2024 MN Yazılım |